Dini, medyada eğlence mektepte eziyet yaptılar!
Postmodern zamanların Batı’da olduğu kadar Batı-dışı dünyalarda da en çarpıcı karakteristiklerinden biri, “dine dönüş”ün önünün açılmış olmasıdır....
Postmodern zamanların Batı’da olduğu kadar Batı-dışı dünyalarda da en çarpıcı karakteristiklerinden biri, “dine dönüş”ün önünün açılmış olmasıdır.
Batı’nın “bireycilik/bireyselleşme” yorgunu, yalnız, yabancılaşmış, kendi içinde kaybolmuş “modern” insanına “yeni-muhafazakârlık”, “yeni-cemaatçilik”, “yenigelenekçilik” gibi telkinlerde bulunan postmodern söylem, dinselliğe de itici güç oluşturdu.
Bu elbette Batı-dışı dünyalarda da yankı bulmuştur.
Ancak “postmodern dinedönüş” çığırında Batı’dan Doğu’ya, daha spesifik olarak İslamî dünyaya, bir kritik fark da kendini gösterir.
Batı’da modernliğe dinî tepkilerin yine de “modern” bir yapıya sahip olduğu fark edilir.
Evet, iktisadi kalkınma, teknolojik gelişme, maddi refah hedefleriyle “cenneti yeryüzüne indirme” vaadinde bulunan modern-kapitalist uygarlık, bir dolu manevi, moral, psiko-kültürel sorun üreterek insanların dinî arayışlara yönelmesine yol açmıştır.
Ama bu arayışa giren insan, “eski”, modern-öncesi, kırsal-geleneksel (feodal) yaşam içinde mayalanmış insan da değildir. Ortada (istense de istenmese de) “modern” bir kültürel bağlamdan; laik, endüstriyel, şehirli, kozmopolit, küresel, sibernetik hayatın içinden çıkan bir insan vardır.
Dolayısıyla Batı’da, özellikle “Yeni Dini Hareketler” başlığı altında salkımlanmış oluşumlarla karşımıza çıkan bu “postmodern” dinsellik, moderniteye onun içinden ve onu dikkate alarak şekillenmiş bir tepkidir.
Bizde küresel dünyayla sarmaş-dolaş ve elbette sorunlarla yüklü seyreden hayat akışına din vesile edilerek gösterilen “siyasi” tepkiler ise sanki bu topraklarda yaklaşık 200 yıllık modernleşme sürecinde hiçbir şey değişmemişçesine hareket etmekte.
Doğrudur, modernlik, dini “hiçbir şey” sayma cihetine gitmiştir.
Ama postmodernizm de dine iadeiitibar...