Eski defterler, yeni ‘asimetri’ler

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Meclis’te yaptığı konuşmada muhalefete yönelik “17Aralık’tan önce biz size inanmadık, 17 Aralık’tan sonra da siz bize inanmadınız” dedi. Lânetli...

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Meclis’te yaptığı konuşmada muhalefete yönelik “17Aralık’tan önce biz size inanmadık, 17 Aralık’tan sonra da siz bize inanmadınız” dedi.

Lânetli darbe girişimi karşısında an itibarıyla demokrasi ortak paydasında buluşmuş iktidar ve muhalefetin, aslında hayli kırılgan da olan bu ittifakını zedeleyecek tartışma başlıkları üretmek istemiyorum.

Ama yine de olmuyor, “kıyas”taki muazzam asimetri, Bakan Bozdağ’ın özeleştirisinin yetersizliğini dillendirmeyi engelleyemiyor.

17 Aralık (2013) öncesi denilen, 10 yılı aşkın bir süreç.

Bu süreç, şimdi FETÖ adı altında korkunç ve kanlı bir kalkışmanın sorumlusu sayılan yapı ile sadece “al takke-ver külah” olmanın değil, aynı zamanda onun “devasa”laşmasının da gerçekleştiği bir dönem.

Yani şöyle: Fethullah Gülen’in 1970’lerde anti-komünist motivasyonla şekillenen cemaat oluşturma sürecinin 12 Eylül 1980 sonrasında “sağ- Atatürkçü” ve Türk-İslâm Sentezci darbe ile de irtibatlı olarak ANAP ve Turgut Özal üzerinden daha ileri bir aşamaya vardığı tabii ki bir gerçek.

1990’larda hemen tüm siyasi partilerle temas içinde olunarak ülke içinde etkinliğin, ama esas dünyada yaygınlığın giderek arttığı, o da bir gerçek…

28 Şubat (1997) darbesinin Erbakan’ı tasfiye ederken Gülen’in de üzerine gittiği, ama onu tasfiye değil “tahliye” ettiği ve lideri olduğu harekete küresel (“uluslar-üstü”) konum kazandırdığı da diğer bir gerçek.

Hep yazdık, yine zikredelim: 12 Eylül, Gülen’in “yerel”den “ulusal”a alabildiğine açılmasının önünü açmıştır.

28 Şubat da onun “ulusal”dan “küresel”e alabildiğine açılmasının önünü açmıştır. 
Bunlar doğrudur, ama bu hareketi bugün “FETÖ” olarak karşımızda durur noktaya getirecek potansiyel, 2000’lerden itibaren AKP döneminde oluşmuştur.

AKP ve cemaat arasındaki ilişki bir “koalisyon”du. Bu koalisyon, ABD-merkezli küresel-kapitalizmin “11 Eylül 2001” sonrasında küresel-İslâmcı tedhişe karşı Müslüman dünyada kendisiyle uyarlı, yani küresel-kapitalizmi nimet sayan oluşumlar arayışından çıkış buldu. “Mavi Marmara” olayından başlayarak, özellikle de Suriye’deki kirli içsavaşa bulaşma sonrası gelen ayrışma ve “koalisyon”un bozulması, ayrı bir tartışma konusudur. Ama öncesinde, Batı için cemaat ne ise parti de odur.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kalacak bir türkü söyler gideriz 10 Eylül 2018 | 3.904 Okunma Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın! 05 Eylül 2018 | 3.542 Okunma Betona tapanların mabedi yapıldı 03 Eylül 2018 | 3.675 Okunma Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri 20 Ağustos 2018 | 156 Okunma ‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu! 15 Ağustos 2018 | 2.575 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar