Gitti ‘Başkan Barzani’, geldi yine ‘Aşiret Reisi’!
Kuzey Irak’taki referandum, Cumhuriyet davası ile çakışıp da kendi derdimize düşünce meseleye uzak kaldık. Tabii tepkileri, öfkeleri, “tekdir” ve tehditleri takip etmedik değil. Dış politik analiz, yorum ya...
Kuzey Irak’taki referandum, Cumhuriyet davası ile çakışıp da kendi derdimize düşünce meseleye uzak kaldık. Tabii tepkileri, öfkeleri, “tekdir” ve tehditleri takip etmedik değil.
Dış politik analiz, yorum ya da spekülasyona gitmek haddimi aşar, ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerindeki bir vurgu üzerine kendi ilgi alanım çerçevesinde bir iki söz söyleme arzusu duyuyorum.
Aslında ilk değil, Erdoğan bunu daha önce de gündeme getirmiştir; Bahçelibaşta olmak üzere pek çok başka siyasetçi de sık sık getirdi ve getirmeye devam ediyor.
Barzani’nin aşiret aidiyeti, liderliği ve bunun “devlet”lik hali üzerinden değersizleştirilmesi, küçümsenmesi, aşağılanması bu…
“Bağımsızlık Referandumu”nu fırsatçılık olarak değerlendirip tehditler savuran, vanaları kapatma ve açlıkla terbiye etmeden dem vuran Cumhurbaşkanı, epeydir dilinden düşürdüğü “aşiret” vurgusuna da geri dönüş yaptı. Kuzey Irak’tan bahisle Barzani’yi kastederek “Sadece bir şahsın ya da aşiretinin hayat alanı değildir” dedi.
Bu vurgu, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi söz konusu olduğunda nasıl konjonktürel bir “gelgit”te dış politika yürütüldüğünü Erdoğan’ın söylemi üzerinden açık seçik örnekleme imkânı verir bize.
Hatıraları canlandıralım:
2007 yılında terörle ilgili bir mesele Kuzey Irak’la da bağlantılı olarak gündeme geldiğinde kendisinin başbakan olarak muhatabının Barzani değil, Irak merkezi yönetimi olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bir kabile reisiyle ben görüşemem” dedi.