Gülen’in kitaplarını kim okuyordu?
“Kuru fasulyenin nimetleri”nden mi söz etsem diye oflaya-puflaya bir saati tükettim ne yazacağıma karar vermek için… OHAL işte bu hâldir!..O kadar sıkıştım ki neredeyse gazeteye haber gönderecektim...
“Kuru fasulyenin nimetleri”nden mi söz etsem diye oflaya-puflaya bir saati tükettim ne yazacağıma karar vermek için…
OHAL işte bu hâldir!..
O kadar sıkıştım ki neredeyse gazeteye haber gönderecektim yazmayacağım diye…
Sonra bir baktım, şu yaşadığımız dehşetten neşe, trajediden komedi çıkmasının önüne yine de geçilemiyor, vurdum kalemi kâğıda!..
***
Gazetelerde haber şu: Yozgat-Sorgun’da çeşme başına bırakılan şüpheli kolilerin içinden Fethullah Gülen’e ait 560 kitap çıkmış.
Karabük’te de ormanlık alanda Gülen’e ait kitapların yanı sıra “Risale-i Nûr” kitapları bile bulunmuş!..
Millet FETÖ’cülük töhmeti altında kalmamak için Said Nursî’yi de kurban etmiş, iyi mi?! O yüzden aman sakın şu halin, pardon OHAL’in içinde “Bediüzzaman” lâfzını da etmeyin, n’olur n’olmaz!..
Devamla: Çanakkale Lâpseki’de de, Kütahya Tavşanlı’da da çöp konteynerlerinden Gülen’e ait kitaplar çıkmış.
***
Hay Allah iyiliğinizi versin!..
Yahu meydanlarda “demokrasi nöbeti” tutmaktan vakit bulup nasıl da araya bu “ince” titizlik ve temizliği sıkıştırdınız, helâl olsun size!..
***
Evet, büyük ihtimal, bu memlekette şimdi “demokrasi nöbeti”ne koyulmuş halkımın içinde düne kadar bu kitapları evinin en görünür yerlerine dosta-düşmana ibretlik koyanlardan geçilmiyordu!..
Bakın mesela Zaman, bu ülkede abonelik yoluyla muazzam tiraj alan bir gazeteydi. 1 milyonun üzerinde baskı sayısı söz konusuydu.
Elbette birkaç bin kişi hariç gazeteyi kimse okumuyordu. Ama memleket sathında, Anadolu’nun bağrında hangi eve veya hangi esnafın, zanaatkârın dükkânına girseniz önünüzdeki sehpada gazeteyi görüyordunuz.
Kıraat için değil, “kariyer” için oraya konulmuş bir gazeteydi o. Dindarın da, muhafazakârın da ve evet AKP’linin de “statü simgesi”ydi.