İnanç borsası nefslere açılırken…
Tasavvufi söylemin merkezî kavramlarından biridir “nefs”. Birey bazında ahlaki, davrannışsal ve psikolojik dinamiklerle ilişkilendirilir. İnsanda doğru ile yanlışın, iyi ile kötünün, güzel ile...
Tasavvufi söylemin merkezî kavramlarından biridir “nefs”. Birey bazında ahlaki, davrannışsal ve psikolojik dinamiklerle ilişkilendirilir. İnsanda doğru ile yanlışın, iyi ile kötünün, güzel ile çirkinin ne olduğu nefsle bağlantılı şekilde ayırt edilir.
Tasavvufta amaç, “nefsin insandaki kibrini kırmak, nefsi alt etmek, böylece ruhu sevindirmek”tir. Nefsi alt etmek, kötülüğü yenmek, ruhu sevindirmek iyiliğin önünü açmak anlamına gelir. İnsani katmandaki nefs ve ruh ikiliği, ilahi katmanda “Allah-Şeytan” ikiliğine karşılıktır. Nefs, insanda Şeytan’ın yatağıdır. Ruh da Allah’ın…
Kendi doktora çalışmamdan, bir tarikat şeyhinin “fantastik” söyleminden örnekle daha da açık kılalım: “Nefs, Şeytan’ın ‘partner’idir. Nefs, içimizde faaliyet yürütürken Şeytan dışımızda faaliyet yürütür. Şeytan, içimize girmek istediği zaman nefsimize kapıyı açmasını söyler ve o da Şeytan’a kapıyı açar.” (T. Atay, “Batı’da Bir Nakşi Cemaati”, 2011 [2. Baskı]).
Nefs konusunu ve onun İslami/ tasavvufi söylemdeki yerini hasbelkader bilen, üzerine bir şeyler de yazmış biri olarak hafta başında e-posta adresime duyurusu gelen “Nefs Diyeti” adlı kitabı görünce heyecanlandım. Ne yalan söylemeli, başlıktaki “diyet” sözcüğünün mecazi anlamda kullanıldığını, dolayısıyla öyle yeme-içme ile değil, maneviyat ve “takva”yla ilgili bir eserle tanıştırılıyorum diye düşündüm.
Yanlmışım. Tam da yeme-içme ile ilgili, diyetisyen Simge Çıtak’ın kaleminden çıkmış, yeni bir sağlık ve zayıflama modeli öneren bir çalışmaymış bu.
Gerçi yazarı bunun “diyet” kitabı olmadığını da söylüyor ve diyor ki bu bir “beslenme rehberi”. Amaç, okuyucuyu yemekle sa...