İran, El Kaide, IŞİD: Radikal İslâm’ın 3 hali
1980 başından itibaren dünya, radikal İslâm’ın üç büyük ölçekli atılımına sahne oldu. İlki 1979 İran İslâm Devrimi, sonra Yüzyıldönümü’nde El Kaide ve...
1980 başından itibaren dünya, radikal İslâm’ın üç büyük ölçekli atılımına sahne oldu. İlki 1979 İran İslâm Devrimi, sonra Yüzyıldönümü’nde El Kaide ve şimdi IŞİD.
Bunlara 1990’lardan itibaren Taliban’ı da eklemek gerektiği öne sürülebilir. Ancak ben, Afganistan- Pakistan hattıyla sınırlı etkinlik alanı ve daha önemlisi bir küresel hareket olarak El Kaide’nin ideolojik mayası olması itibarıyla onu El Kaide’ye içkin sayıp paranteze almayı tercih ediyorum.
İran, El Kaide, IŞİD... Bu üç dışavurum, içerisinde nefes alıp verdiğimiz dünya sisteminin hem ürünü, hem aynası, hem de “semptom”u, yani hastalık işaretleridir. Elbette kendilerini o hastalığa tedavi olarak sunmuş semptomlar bunlar!..
Hastalığın adını söyleye söyleye dilimizde tüy bitse de onun hiç ummadık bir ağızdan önceki günlerde telaffuzu ortalığı dalgalandırdı. Paris’te yaşanan dehşetin ardından Ali Koç, olup bitenlerin baş sorumlusunun “kapitalizm” olduğunu işaret etti.
Doğru söze ne denir! Onu geliştirmeye çalışalım!..
İran Devrimi, Soğuk Savaş’la sınırlı çerçevede yeryüzünde geçerli “ulus-devlet kapitalizmi”nin bünyesinden ona karşı yükselen ama onunla da uyarlı, ulusal karakterde bir İslâmcı reaksiyondu. Tabii ki diğer Müslüman uluslara yayılmacı arayış içinde oldu ama Şiî temeli hareket alanını kısıtladı. “Modern”di, Şiî gelenekte olmayan (Velâyet-i Fakîh gibi) yeni prensipler, modern dünyada bir İslâm devletine işlerlik kazandırma yolunda ihdas edildi.
El Kaide, Soğuk Savaş sonrası önü açılan, “uluslar-üstü” işleyişe sahip küresel kapitalizmin bünyesinden ona karşı ama onunla da uyarlı “çok-uluslu” bir İslâmcı reaksiyondu. O da modern, hatta “postmodern”dir. Birinci Körfez Savaşı’nın televizyonlardan “simülatif” sunumuyla ilk örnekleri ortaya çıkmış medyatik ve“spektaküler” savaş vasfını stratejisinin parçası yapmıştır. “İmaj çağı”nın ve hedefin sadece “öldüresiye ölüme gitmek” değil, görünürlük kazanarak ölüme gitmek olduğunun farkındadır (IŞİD, bunu daha fantastik noktalara taşıyacaktır).
IŞİD ise Soğuk Savaş sonrası ABD-merkezli tek kutuplu işlerlikteki küresel kapitalizmin şimdi çok-kutuplu hale gelmesiyle uyarlı bir İslâmcı reaksiyon