İslamofobiyle mücadelenin ilk şartı: Aynaya bakmak!
Diyanet İşleri Başkanlığı İslamofobiyle mücadele yolunda kapsamlı ve üç aşamalı bir girişim başlattığını açıkladı. İlk aşama, önümüzdeki hafta, 22-25...
Diyanet İşleri Başkanlığı İslamofobiyle mücadele yolunda kapsamlı ve üç aşamalı bir girişim başlattığını açıkladı. İlk aşama, önümüzdeki hafta, 22-25 Mayıs’ta Sakarya’da düzenlenecek toplantıda Diyanet’in yurt dışı temsilciliklerinde çalışan görevlilerin katılacağı bir toplantı…
Dünyanın 120 ülkesinde Diyanet’in temsilcileri var. Belli ki bunlarla yapılacak toplantı ile İslamofiye
ilişkin yurt dışındaki tablo masaya yatırılacak ve bir durum değerlendirmesi yapılacak.
İkinci aşama, “Avrupa Müslümanlığı” ile temasa geçmek. Avrupa ülkelerinde yaşayan Müslümanların, İslami çevre ya da oluşumların temsilcileriyle bir buluşma gerçekleştirilecek. Böylece daha geniş ölçekte, Müslümanlardan oluşan beynelmilel mahiyetli bir "anti-İslamofobi" cephesi oluşturulmaya çalışılacak.
Nihayet üçüncü aşamada da diğer dinlerin liderleri, temsilcileri ile bağlantı kurularak gayrimüslim dünyada giderek yaygınlaşan İslamofobiyi, “İslamofili”, yani İslam sevgisi, sempatisine dönüştürme yolunda mesai harcanacak.
Başkan Mehmet Görmez, İslamofobi’nin geldiği noktanın kendilerini endişeye sevk ettiğini belirterek ortada artık “fobi”den (korku) öte bir nefret ve düşmanlığın söz konusu olduğunu ve bunun siyaset ya da medya alanından toplumsal katmanlara inmeye başladığını belirtmiş.
Önce bir küçük düzeltme: “Fobi” sözcüğü (“phobia”) bir şeye karşı çok da mantıklı olmayan korku anlamı taşımakla birlikte, herhangi bir isme son-ek olarak bağlanıp kullanıldığında zaten nefret, düşmanlık anlamlarını da taşır. Mesela “homofobi”, eşcinsel korkusu/nefreti/düşmanlığıdır.
Dolayısıyla İslamofobi de zaten baştan itibaren İslam’a ilişkin korku dolu nefret ve düşmanlık olarak kavramsallaştırılmıştır.
Ama elbette işin sırrı korkudadır.