‘Muvahhidler’ kimlerdir?
IŞİD, “Konstantiniyye”den sonra kendince hedef büyüttü ve “Rumiyah” adlı bir yeni dergiyi web piyasasına sürdü. “Konstantiniyye”nin neşrinden murat, İstanbul’u (Türkiye’yi)...
IŞİD, “Konstantiniyye”den sonra kendince hedef büyüttü ve “Rumiyah” adlı bir yeni dergiyi web piyasasına sürdü.
“Konstantiniyye”nin neşrinden murat, İstanbul’u (Türkiye’yi) “almak”!.. Çünkü IŞİD için Türkiye bir “tağutluk”, yani (sakın şaşırmayın!) insanları Allah’a kulluktan uzaklaştırıp kendisine kulluk yapmaya çağıranlarca kontrol ve idare edilen bir yer…
O yüzden IŞİD için “Osmanlı Türkleri”nin Bizans’ın kalbini fethi, onu “Büyük Konstantin”in şehri olmaktan çıkarıp İslâm’la şereflendirmiş değil.
O, Türklerin elinde hâlâ “Konstantiniyye”.
Bunun böyle olması, IŞİD’in dayandığı kök doktrinin Osmanlı’dan ne anladığıyla doğrudan ilgili ve ona birazdan açıklık getireceğiz. Ama şimdi, aralarında Türkçenin de bulunduğu yedi dilde yayına sürülmüş “Rumiyah” (Roma) üzerinde duralım biraz.
Örgütün geçenlerde öldürülen sözcüsü, Ebu Muhammed El-Adnani’nin resminin kapakta yer aldığı dergi, hareket noktasının ne olduğuna dair ipucunu burada vermekte aslında. Başyazının “Kalkın ve Kardeşlerinizin Öldüğü Şey Üzerine Ölün” başlığı bile dergiyi hayata geçiren motivasyonun “intikam” olduğunu ortaya sermeye yetiyor. “Rumiyah”, örgüt açısından dünyanın her yerinde ama özellikle “Diyar-ı Küffar”daki hücrelere son dönemde Irak-Suriye’deki gerilemeler karşısında bir uyanma çağrısı gibi. Taksideki yolcudan sandviç kuyruğundaki yaşlı adama kadar hedefler sıralanan dergide bir diğer yazı başlığı da “Kâfirin kanı size helâl, onu dökün” şeklinde!..
Ama dergide benim dikkatimi özellikle çeken, kapakta başlığın altına yerleştirilmiş Ebu Hamza El-Muhacir’e ait sözler oldu. Irak El Kaidesi ve (IŞİD’in nüvesi) “Irak İslâm Devleti”nin en önde gelen iki isminden biri olup 2010’da öldürülmüş El-Muhacir’in, cihatçı militanları “Roma”yı (Batı’yı) düşürmeye şiddetle teşvik eden sözleri şöyle:
“Ey Muvahhidler! Sevinin! Vallahi biz bu cihadımızda Rumiye’nin (Roma) zeytin ağaçları altına varıncaya kadar dinlenmeyeceğiz.”