Nüfus, kanser, kıyamet
Geçen hafta Milano’da yapılan 7. Uluslararası Gıda ve Beslenme Forumu’nda dünya nüfusunun 2050’de 10 milyara ulaşacağı ve gıda üretiminin bu nüfusa yetmeyeceği vurgulandı. Önlem alınmazsa 30...
Geçen hafta Milano’da yapılan 7. Uluslararası Gıda ve Beslenme Forumu’nda dünya nüfusunun 2050’de 10 milyara ulaşacağı ve gıda üretiminin bu nüfusa yetmeyeceği vurgulandı. Önlem alınmazsa 30 yıl sonra her bir dakika içinde ekilebilir arazinin 27 hektarını da kaybetmeye başlayacağız. 2 milyar insan su kıtlığı yaşayacak ve birçok ülkede de “su stresi” hissedilecek. İklim değişikliği gibi çevresel faktörler de eklendiğinde kıtlık, yoksulluk ve açlık kapıları çalacak.
Bu, yıllardır yaza yaza bitiremediğimiz, insan denen canlının doğa denen organizmanın “kanser hücresi”ne dönüştüğü iddiasını bir kez daha dillendirme yolunda iyi bir fırsat!..
“Paleodemografi” (Taş Devri nüfusu) üzerine çalışanlar, tarımsal faaliyete geçişin eşiği olan 10 bin yıl öncesinde insan nüfusunun 5 milyon civarında olduğu tahmininde bulunuyor. Eğer çiftçilik ve hayvancılığa geçilmeseydi yaşamını avcılık- toplayıcılıkla sürdüren insana doğanın “nüfus” olarak vereceği izin taş çatlasa 10 milyon olabilecekti.
Tarımsal yaşam biçiminin sürdürüldüğü binlerce yıl boyunca nüfus 100 kat arttı ve Endüstri Devrimi başında, 1750’lerde 500 milyon olarak tespit edildi. Bu tekno-ekonomik dönüşümün ardından 150 yılda üçe katlayıp 20’nci yüzyıl başında 1.5 milyar oldu insan nüfusu.
Oradan da yaklaşık 100 yıl içinde bugünlere 7 milyarı aşarak geldi ve işte 2050’lerde de 10 milyara dayanacağı söyleniyor.
Dünyada doğanın kendisine koyduğu nüfus sınırını bu derece aşıp hâlâ varlık sürdürebilen başka canlı var mı, bilmiyorum.
Ama organizmalarda böyle “canlı”ların olduğunu biliyorum.