Seferberlik teröre statü demektir

“Seferberlik” dendiğinde bu topraklarda yaşayan insanların, tabii en çok yaşlı kuşakların zihninde canlanan hadise bellidir: “Düvel-i Muazzama” ile tutuşulmuş bir savaş… “Seferberlik”, Birinci...

“Seferberlik” dendiğinde bu topraklarda yaşayan insanların, tabii en çok yaşlı kuşakların zihninde canlanan hadise bellidir: “Düvel-i Muazzama” ile tutuşulmuş bir savaş…
“Seferberlik”, Birinci Dünya Savaşı’na halk arasında verilen addır. Osmanlı İmparatorluğu’nun, Almanya ve Avusturya- Macaristan’ın yanında Britanya, Fransa, Rusya, İtalya gibi dev devletlere karşı sürdürüp mağlubiyetle tamamladığı, kendisinin de sonu anlamına gelen savaş…
“Seferberlik”le ilk akla gelen bu. Tıpkı “Memleketimden İnsan Manzaraları” başlangıcında Nâzım’ın “Haydarpaşa garında//1941 baharında” diyerek giriş yapıp takdim ettiği insanlardan birinin öyküsünde olduğu gibi:
“Merdivenlerin üstünde güneş
bir baş yeşil soğan
ve bir insan:
Ahmet Onbaşı.
Balkan Harbinde gitti
Seferberlikte gitti
Yunan Harbinde gitti.
‘Ha dayan hemşerim sonuna vardık’
sözü meşhurdur.”

***

Bu anlamda “Seferberlik”, yayılmacı (“irredantist”) arzularını bastıramamış bir yönetimin, Enver Paşa başta olmak üzere İttihat ve Terakki hükümetinin, hesapsız kitapsız bir maceraperestlikle halkı sürüklediği ve devletin ipini kendi elleriyle çektikleri bir felaketin adı. Büyük facia ve acılara yol açmış, yıkım ve parçalanmaya altyapı oluşturmuş…
Sonrasında güç-bela doğrulup ayağa kalkabilen toplum, büyük meşakkat ve fedakârlıkla ulus-devlet Cumhuriyet’e vücut verebilmiş.

***

Cumhurbaşkanı’nın muhtarlar toplantısında yaptığı “Milli Seferberlik” çağrısı kimde ne etki ve heyecan yarattı bilemiyorum, ama bende ilk çağrıştırdığı bu seferberlik oldu.
Tabii Osmanlı’yla bağlantılı yaşanan o acı tarihsel deneyimde her ne olursa olsun bir devlet, başka devletlerle büyük ölçekli bir silahlı çatışmaya girmişti.
Şimdiki “Milli Seferberlik” ilanının nedeni ise terör…
Cumhurbaşkanı, ülke içinde en son yaşanan kanlı terör eylemi akabinde ve terör örgütlerine karşı yapıyor bu çağrıyı:
“Buradan tüm vatandaşlarıma sesleniyorum, Anayasa’mızın 104. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başı olarak PKK’sıyla, DEAŞ’ıyla, FETÖ’süyle, DHKPC’siyle ve tüm diğerleriyle, adı, söylemi, yöntemi ne olursa olsun, tüm terör örgütlerine karşı milli bir seferberlik ilan ediyorum.”

***

Dolayısıyla önceki iki yazımızda üzerinde durduğumuz hususlar burada da geçerli: Türkiye, terörle sanki bir devletle savaşıyormuşçasına “karşılıklılık” içerisinde eşitlikçi bir ilişki kuruyor.
Terör örgütlerini, onlar sanki devlet güçleri imiş gibi, kendisiyle denk bir konuma yerleştiriyor.
“Milli seferberlik” çağrısı, bu bakımdan, istenenin, amaçlananın tam tersi yönde bir etkiyle teröre “statü” kazandırma işlevi görüyor.
Burada tekrar hatırlayalım Osmanlı’yı seferberlik ilanına götüren güçleri: İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya…
Ve şimdiki seferberlik ilanının muhataplarını: PKK, IŞİD, FETÖ, DHKP-C…

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kalacak bir türkü söyler gideriz 10 Eylül 2018 | 3.904 Okunma Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın! 05 Eylül 2018 | 3.542 Okunma Betona tapanların mabedi yapıldı 03 Eylül 2018 | 3.675 Okunma Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri 20 Ağustos 2018 | 156 Okunma ‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu! 15 Ağustos 2018 | 2.575 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar