Sekülerizm, asıl şimdi!

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez “sekülerizm”i hedef tahtasına oturttu. Gerçi bunu yaparken çıkış noktası dinsel şiddet... Başkan, dinlerin şefkat ve adalete vesile olmak yerine şiddet ve...

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez “sekülerizm”i hedef tahtasına oturttu. Gerçi bunu yaparken çıkış noktası dinsel şiddet... Başkan, dinlerin şefkat ve adalete vesile olmak yerine şiddet ve vahşete alet edilmekte oluşuna değinmiş önce. İslâm’ı da ayırt etmeksizin dinlerin tarihten bugüne nasıl insanî-ideolojik amaçlarla istismar edildiklerini vurgulamış.
Ama hemen akabinde faturayı sekülerizme kesiyor! Doğu-İslâm coğrafyasında din adına üretilen şiddetin, “çektiğimiz acılar”ın birer sonuç olduğunu söyleyerek sebebi sekülerizm olarak ima ediyor. Şu kesiti alalım konuşmadan:
“Fransız ihtilaliyle birlikte insanlık başka bir arayış içine girdi. Dinlerin dışında daha seküler bir dünya kurmayı tasarladı. Fakat sekülerizm dinlerden kaynaklanan şiddeti de geride bırakarak dünyayı topyekûn bir savaşın içine soktu. İnsanlar da bilimsel keşiflerle atom bombasını düşünebildi. Kimyasal silahları üretti ve tarihteki savaşlarda ölen bütün insanların birkaç katını modern zamanlardaki savaşlarda kaybettik. İki büyük dünya savaşı yaşandı ve şimdi üçüncü dünya savaşından söz ediliyor.”
Önce Başkan’ın “dinde insan faktörü”ne, onun olumsuz etkilerine değinip dini bunlardan ari kılarken “bilimde insan faktörü”nü neden dikkate almadığını sormalı. Nasıl din ideolojik amaçlar ile istismar ediliyorsa bilim de politikaya, ideolojiye, iktidara alet edilip atomu parçalayan yaratıcılıktan insanlığın zararına atom bombası ya da kimyasal silahlara varılabilir. Dolayısıyla din adına insanların yaptıklarından dini ayrı tutuyorsanız, atom bombasını yapan ve atanlardan da (“modern-seküler” temelli) bilimi ayrı tutmanız gerekir.
Başkan Görmez, “seküler” ile “laik” arasında ayrım yapmadan konuştuğu için bu iki kavramın farkına burada ben de girmeyeyim. Görmez, Amerikalılara konuştuğu için Anglofon dünyada kullanılan sekülerizmi işlerliğe sokmuş. Ama Fransız Devrimi’ne vurgusu, kavramın oradaki karşılığı olan laiklikten söz ettiğini de tartışmasız kılıyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kalacak bir türkü söyler gideriz 10 Eylül 2018 | 3.904 Okunma Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın! 05 Eylül 2018 | 3.542 Okunma Betona tapanların mabedi yapıldı 03 Eylül 2018 | 3.675 Okunma Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri 20 Ağustos 2018 | 156 Okunma ‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu! 15 Ağustos 2018 | 2.575 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar