Sekülerizm sana söylüyorum, laiklik sen anla!
Diyanet İşleri Başkanlığı’yla ilgili yapılabilecek “ortalama” tarihsel özet şudur: Başlangıçta Cumhuriyet’in bir Diyanet’i vardı. Şimdi Diyanet’in bir Cumhuriyet’i olma...
Diyanet İşleri Başkanlığı’yla ilgili yapılabilecek “ortalama” tarihsel özet şudur:
Başlangıçta Cumhuriyet’in bir Diyanet’i vardı.
Şimdi Diyanet’in bir Cumhuriyet’i olma noktasına gidiyoruz.
Diyanet, laik ulus-devlet Cumhuriyet’le uyarlı bir “ulusal İslam” üretmek gibi, bugünden bakıldığında “naif” bir hedefle kuruldu.
Bugün Diyanet, kendisiyle uyarlı bir “İslami ulus” üretme yolunda “namütenahi” (sonsuz) bir hırsla Cumhuriyet’e yükleniyor.
Yeni başkan Prof. Ali Erbaş da devirteslim töreninde bu doğrultuda bir konuşma yaptı. Muazzam uzun bir “set-cümle” de var bu konuşmada:
“Fethullahçı Terör Örgütü, Paralel Devlet Yapılanması’nın genç beyinlerisömürerek insanımızın hayır duygularını istismar ederek gizemli ve bulanık bir din anlayışıyla itikadi ve ameli düzlemde oluşturduğu hasarı onarmak için; 15 Temmuz şehitlerimiz başta olmak üzere kanlarıyla bu toprakları bize vatan kılan bütün şühedanın emanetine sahip çıkıp şehit ve gazilerimize milletçe sadakatimizi göstermek için; umut olan, dua alan ülkemizin örnek teşkilatı Başkanlığımızın dağınık zihinleri toplamaya, parçalanmış gönülleri birleştirmeye, fitne ateşinde yitirilen ümmetin tevhid ve vahdet pınarında dirilişine vesile olmak için; Allah ve Resul’ünün ezeli ve ebedi çağrısını sekülerizm, yani dünyevileşme ve hiçbir değer tanımama kıskacındadebelenen insanlığa ulaştırmak için her zamankinden daha çok çalışmamızgerekiyor.”
Bu bir türlü bitmek bilmeyen cümlenin sırrı sanırım başıyla sonunu bağlama derdinde saklı.
Çünkü FETÖ’den “sekülerizm”e bağ kurabilmek için lafı böyle uzatarak bol miktarda da kutsallık imleyen bir belagat gargarasıyla yol almaktan başka çare olmasa gerek!..