Siyasette üç kimliğe doğru
“MHP’yi bitirdiler Hocam” dedi ve devam etti: “Ben MHP’ye oy veriyordum hep, ama son seçimde mührü AKP’ye bastım”. Neden böyle oldu peki diye sorduğumda cevap gayet basit ve sade...
“MHP’yi bitirdiler Hocam” dedi ve devam etti: “Ben MHP’ye oy veriyordum hep, ama son seçimde mührü AKP’ye bastım”. Neden böyle oldu peki diye sorduğumda cevap gayet basit ve sade geldi: “İkisi arasında fark yok ki artık. Ama MHP’de başkan da yok...”
Çalıştığım üniversitenin kantininde hizmet veren, çayımızı-kahvemizi güler yüzünü hiç eksik etmeden getiren bir genç bunları söyleyen... Ve söyledikleri, 2007 seçimlerinden beri kimlik temelinde dört parçalı yol alan Türkiye siyasetinin yeni bir dönemeçte olduğunu düşünmeye teşvik ediyor. Gidişata bakılırsa “İslâmcılık” (AKP),“Türkçülük” (MHP), “Kürtçülük” (HDP), “Seküler-Cumhuriyetçilik” (CHP) şeklinde kabaca şematize edilen kültürel kimlik temelli siyasi bölünmüşlüğümüz değişmek üzere...
Bu bir yandan da AKP’nin 2002’den itibaren İslâmi sağdan hareketle merkez sağa doğru kat ettiği yolda Türk sağının kendi dışında kalmış son kalesini de fethetmeye dönük bir gidiş demek.
Pazartesi günkü seçim değerlendirme yazımızda not etmiştik; AKP’nin bu ülkede hedeflediği son sınır, MHP seçmen kitlesini de içerecek bir yüzde 60’tır diye... Ülkede çok partili yaşamın başından beri değişmeksizin süre gelen “dindar-muhafazakâr-milliyetçi” oy tercihiyle, solla titreşimli seküler-Cumhuriyetçi oy tercihinin dağılımıyla bağlantılı bir beklenti bu. Diğer bir deyişle yüzde 30-35’lik azınlık karşısında yüzde 60-65’lik sağ bloğa oynamak...