Kameranın içinden akıllı telefon çıktı
Akıllı telefon bağımlısı olduysak sebebi var. Çünkü onlar uzun süredir sadece telefon değil. O yüzden "kameranın içinden telefon çıktı" ironisi haksız sayılmaz. Eylül ayının ikinci...
Akıllı telefon bağımlısı olduysak sebebi var. Çünkü onlar uzun süredir sadece telefon değil. O yüzden "kameranın içinden telefon çıktı" ironisi haksız sayılmaz. Eylül ayının ikinci haftasında iPhone 11 Pro kamera yutmuş gibi karşımıza çıktı. Ağır çekim video, düşük ışık yetenekleri ve aynı anda çoklu kamera kullanımı ile iPhone 11 Pro kendisine hayran bırakmıştı. Şimdi ise en büyük rakiplerinden biri Huawei Mate 30 Pro sahneye çıktı. ABD ile Çinli Huawei arasındaki önemli sorunların gölgesi altında yapılan tanıtımda Huawei Mate 30 Pro'nun kamerasının detayları öne çıksa da herkesin aklında Google Android işletim sisteminin geleceği vardı. Bu sorulara tamamen yanıt bulduğumuzu söyleyemeyiz. Aynı anda Türkiye'de ne basın duyurusu vardı, ne de herhangi bir organizasyon. İlk kez bir amiral gemisi telefonla ilgili yaprak kımıldamadı. Bir panik havası yaşanmasa da güven verici bir ortam olmadığı da kesin. Bakıldığında bu belirsizlik tüketici üzerinde etkili oldu. Ancak yine de olaydan en az etkilenen ülkelerin başında Türkiye pazarının geldiğini söyleyebiliriz.
ANDROİD UYGULAMALAR YOK
Google uygulaması olmayan bir telefonu kim satın alır? Apple ve Google karşısında tutunamayan Microsoft ve Blackberry her yolu denemişti. Peki, Çinli bir firma bu rekabete dayanabilir mi? Yakında cevabını öğreneceğiz. Tüketiciler Facebook, Instagram, YouTube veya WhatsApp kullanamayacağı telefon için ne kadar çaba harcayacak? Eğer Harmony başarılı olursa, Apple ile Google arasında sıkışan ve yenilikçi özellikleri kaybolan rekabet küllerinden doğabilir.
AĞIR OL KAMERA DESİNLER
Biz şimdi ürüne odaklanalım. Özellikle de Huawei Mate 30 Pro'nun ağır çekim video örneğini görünce "Yok artık" GIF'ini paylaşma heveslisi çok oldu. Hoş, saniyede 7 bin 680 kare çekim yapma yeteneği parmak ısırtmasın da ne yapsın? Ayrıca kameranın kapladığı alan düşük ışık konusunda deneyimlemeden de olsa bir fikir veriyor. Dörtlü kamera seti, uzakları yakınlaştıran telefoto, geniş açı, ultra geniş açı ve derinlik algılayan 3D TOF kameradan oluşuyor. 3 kat optik odaklama yeteneği tüm dikkatleri üzerine topluyor. Öndeki selfie kamerası da azla yetinmeyenler için 32 megapiksel geniş açı ve 3D TOF kameradan oluşuyor. Bütün bu kameralar ve sensörler sayesinde düşük ışık dert olmaktan çıkıyor.
KAVİSLİ EKRANDA SES AYARI YAP
inç kavisli ekranıyla farklı bir tasarıma imza atmış durumda. Ses açıp kapamak için ekranın iki yanını da kullanabiliyoruz. Ayrıca Mate 30 Pro'nun oldukça büyük bir gövdeye sahip olduğu da görülüyor. Ancak Mate 20 Pro ile karşılaştırıldığında daha kompakt. Huawei, bu modelde ön kameranın yanına da TOF kamera kullandı ve lazer tabanlı yüz kilitleme sistemine yer açmak için çentiği geniş tutmak zorunda kaldı. Burada amaçalnan birden fazla biyo-kimlik doğrulama yöntemine sahip olmak.
İŞLEMCİSİ VE 8 GB BELLEĞİ İLE GELİYOR
Sıra geldi elimizde tutacağımız canavarın gücüne. 8 GB bellek, bilgisayarlarda görmeye alışkın olduğumuz bir standart. Telefonlar birkaç yılda belleği üst seviyeye taşımayı başardı. Mate 30 Pro 7 nanometrelik Kirin 990 işlemciye sahip ilk telefon oldu. Hâlâ Huawei'in bugün piyasadaki en yüksek güvenlik standardına sahip olduğunu söylediği bir ekran parmak izi okuyucusu da bulunuyor. Sensörün ne kadar büyük olduğu veya şirketin geçmişte kullandıklarından belirgin şekilde daha iyi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Geliştirilmiş grafik performansı, yüz tanıma için ek bir NPU çekirdeği ve genel olarak daha güçlü bir cihaz karşımızda...
DOLANDIRICI BAROMETRESİ
Apple kullanıyorum hiçbir şeycikler olmaz!
Bildik ezberlerin güvenlik sistemleri açısından hiçbir değeri yoktur. "Bana hiçbir şeyler olmaz" dediğiniz anda riskiniz artar. Mac bilgisayarları, iOS tabanlı mobil cihazlar ve ilgili web servislerini kullananları dolandırmaya yönelik kimlik avı saldırılarının sayısı 2019'un ilk yarısında 1.6 milyona ulaştı. Bu sayı, 2018'in tamamında gerçekleşen saldırı sayısının yaklaşık yüzde 9 üzerinde. Popüler dijital cihazları kullanan kişi sayısının artması, her geçen gün daha fazla siber suçlunun dikkatini çekmeye başladı. Kaspersky'nin "Mac Kullanıcılarına Yönelik Tehditler 2019" raporunda en çok öne çıkan bulgulardan biri bu oldu. En sık rastlanan dolandırıcılık yöntemlerinin başında iCloud arayüzünü taklit ederek Apple ID hesap bilgilerini çalmak yer alıyor. Bu servislere yönlendiren bağlantılar genellikle teknik destek ekiplerinden geliyormuş gibi görünen spam e-postalarla geliyor. 2019'un ilk yarısında, Kasperksy çözümleri tarafından korunan Mac bilgisayarlara yönelik tespit edilen tüm kimlik avı saldırılarının sayısı yaklaşık 6 milyon. 2018'in tamamında ise 7,3 milyon saldırı olmuştu. Bu saldırıların yüzde 39.95'i kullanıcıların finansal verilerini çalmayı amaçladı. Bazı bölgelerde saldırıya uğrayan macOS kullanıcı sayısı diğerlerine göre daha yüksek oldu: Kullanıcıların yüzde 30.9'unun saldırıya uğradığı Brezilya ilk sırada yer alırken onu yüzde 22.1 ile Hindistan ve yüzde 22 ile Fransa takip etti. Türkiye'de ise macOS kullanıcılarının yüze 15.4'ü saldırılarla karşılaştı.
TAKİPTE KALIN
Televizyonu internet yutacak
Her ekranda izleyiciyi takip eden firmalar televizyon ekranını unutacak mı? Mümkün değil. İzleme alışkanlıklarını takip etmemek artık eşyanın tabiatına aykırı bir durum oldu. Eğer ücretsiz izleyeceksen reklama maruz kalacaksın yok bir ücret ödeyeceksen de verini paylaşacaksın. İşte internet dünyasının arsız çocuklarının bu mecralara yönelik iştahını kabartan durum kısaca bu. Peki Türkiye'de veya ABD'de bir izleyici bir filmi hangi platformdan izleyebilir? Örneğin izleyiciler, Türk Telekom Tivibu platformunda herhangi bir uydu platformunda ne buluyorsa onun katbekat fazlasını bulabilir. Bunların haricinde de diğer platformlara da şöyle bir bakalım...
HAVAMIZ GÜZEL OLSUN İSTİYORUZ
Evin içinde havayı kirleten farklı unsurlar olduğunu biliyor musunuz? Dyson ve National Geographic Türkiye iş birliği ile Türkiye'nin üç büyük şehrinde gerçekleştirilen iç mekân hava kirliliği farkındalık araştırması, şaşırtıcı sonuçlar ortaya koyuyor. Ortaya çıkan en önemli iki bulguya göre; İstanbul, Ankara ve İzmir'de yaşayanların yaklaşık yüzde 70'i, yemek pişirme sırasında çıkan dumanın, temizlik ürünlerinin ve evcil hayvan tüylerinin iç mekan hava kalitesini bozduğundan habersiz. Araştırma sonuçlarına göre; bu illerde yaşayan her 5 kişiden 3'ü, yaşadıkları ortamdaki hava kirliliği kaynaklarının farkında değiller ve katılımcıların yüzde 90'ı yeni mobilyaların iç mekan hava kirliliği kaynağı olabileceğini bilmiyor. Araştırmaya katılanların yüzde 79'u ise saç spreylerinin iç mekan hava kirliliğine neden olabileceği hakkında bilgi sahibi değil.
İÇ MEKANLAR TEMİZ DEĞİL
Araştırmaya göre Türkiye'nin üç büyük şehrinde yaşayanların yüzde 55'i iç mekan hava kalitesinin dış ortamdaki havaya oranla daha iyi olduğunu düşünüyor. Sanılanın aksine; ortalama bir evin havası, dışarıdaki havadan 5 kat daha kirli olabiliyor. Araştırmaya katılanların yarısı iç mekan hava kirliliğinin sağlık sorunları yaratabileceğinin farkında. Endişe verici bir sonuç olarak katılımcıların yüzde 22'si ise ailelerinde alerji veya astım problemleriyle karşı karşıya olduklarını belirtiyor. Bu oran, Türkiye'de her 4 kişiden birinin alerjik hastalıklardan etkilendiği gerçeğini doğruluyor.