Beslemenin besilisi kininde boğul
Haysiyet celladı utanmazlar! İnsanlıktan nasibini almamış mahlûklar! Ömrünü inandığı doğrulara adamış, milim sapmamış adam gibi bir adama ‘yandaş’ derken ne demek istediğini hepimiz biliyoruz. Kininin, nefretinin sebebini de.
Millete duçar olmayı hiç yakıştıramamıştım Ahmet Kekeç ağabeye. Yakışmıyordu da zaten.
‘Ahmet Kekeç niye yok artık’ diyen seyircime bile söylemedim, söyleyemedim?
‘Kanser oldu’ diyemedim.
Gizlersem, söylemezsem, konuşulmazsa daha çabuk iyileşir sandım.
Dile kolay tam on yıl birlikte televizyon programı yaptık. Mesleğe de 20’li yaşların başında onun yanında başladım…
Ağabeyim, ustam, yol arkadaşım ve hemşerim.
Sonra bir anda ekrandan kayboluverdi çünkü malum o çetin tedavi süreci başlamıştı. Doğrusunu söylemek gerekirse Ahmet Kekeç de kendisine yakıştıramıyordu o illeti. Bu yüzden olsa gerek kansere grip muamelesi çekiyordu.
‘İyi değilim, kötüyüm’ demedi hiçbir zaman. Hep şükretti. Dahası o şartlar altında bile yazı yazmaya devam etti.