'Trumpizm'in zaferi ve nedenleri üzerine
https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/tracTrump’ın kazanması sürpriz olmadı değil mi? Avrupa ve tabii Türkiye’de liberalizmi yeniden yorumlayan, geleneksel siyaset yöntemlerine sırtını dönmüş...
Trump’ın kazanması sürpriz olmadı değil mi? Avrupa ve tabii Türkiye’de liberalizmi yeniden yorumlayan, geleneksel siyaset yöntemlerine sırtını dönmüş, aşırı iyimser, hayatı sosyal medya tadında yaşamak isteyen çevreler için hayal kırıklığı oldu ama. Yıkılmasalar da sarsıldılar diyebiliriz. Çünkü Trump’ın seçilme ihtimalinin korkusuyla, Amerikalıları iki-üç yıl öncesinden uyarmışlardı. Eski ABD başkanının geri gelmemesi için radikal önerilerde bulunarak, muhalefetin Trump’a karşı birleşmesi gerektiğini söylüyorlardı. New York Times’ın tek amacı bu çağrıyı ete kemiğe büründürmek olmuştu neredeyse. Trump, Putin ve Erdoğan korelasyonuna dikkat çekiyorlar, aslında Amerikalıları “tehdit” ediyorlardı.
Ancak korktukları oldu. Tahkir ettikleri “Sarı Kafa” kazandı! Peki, ABD’de sandıktan Kamala Harris çıksa çok büyük gürültü olur muydu? Fazlasını bekliyordum açıkçası. Avrupa’da siyasi iklim baştan aşağı değişecekti mesela. Lidersizlik sorun olmaktan çıkacaktı. En mühimi de Dünya’yı, 3. Dünya Savaşı’nın eşiğine getiren küreselci akıl, taze kanla, daha fazla kan dökmeyi sürdürecekti. Buradan “Trump akan kanın önüne geçecek, savaşları, işgalleri bitirecek” anlamı çıkar mı? Kötünün iyisinden ne bekleniyorsa Trump da böyle bir performans sergileyecektir. “Savaşı saatler içinde durdurma” sözüne sadık kalabilecek mi göreceğiz?
Trump, yıllar evvel kazandığında ise sadece Amerika değil tüm dünya ağır şoka girmişti. Hatırlayalım 2016 ABD seçimlerini. Donald Trump “çılgın milyarder işadamı” olarak çıktığı siyaset sahnesinde Obama’nın el verdiği Hillary Clinton gibi bir ismi yenmeyi başarmıştı. Günlerce süren protestoları ve seçim sonuçlarını kabullenmeyen Demokratların hayal kırıklıklarını dün gibi anımsıyoruz. Sonraki seçimlerde ise yani 2020'de Trump kaybetti. Hem de ayakta durmaya mecali olmayan Joe Biden’e karşı. Trump’ın kaybetmesi bir yana Biden’in kazanması da sürprizdi. Ancak “Amerikan derin devleti” devreye girmişçesine bir hava vardı. Seçim öncesinde Trump’ın kamuoyundan ve sosyal medyadan nasıl tasfiye edildiğini de görmüştük. İşte o tecrit mahkumu Trump döndü dolaştı, türlü engelleri aştı, suikastlardan sıyrıldı ve bu arada son anda rakibi de değişmesine rağmen yeniden seçildi.
Peki ne oldu da yeniden kazandı? Ya da Demokratlar ve Biden neleri yanlış yaptı? Sayısız örnek verebiliriz elbette, fakat bir konu üzerinden gideceğim. Amerika’nın kendi toplumunu ve beraberinde diğer halkları dönüştürme, baskılama ve dayatma politikası bir kez daha ve çok belirgin olarak ters tepti açıkçası. Trump, seçim çalışmalarına başladığı günden seçimi kazandığı bugüne kadar Demokratlar eliyle yaygınlaşan “Transgender” ajandasına karşı çıktığını her fırsatta dile getiriyordu. Bu süreçte ilk olarak: “Tanrı yalnızca iki cinsiyet yaratmıştır: Kadın ve erkek!” çıkışıyla duruşunu net şekilde ortaya koydu. Akabinde sıklıkla transların kadın sporlarında yarışmasına ve okullarda çocukları cinsiyet değiştirmeye teşvik eden müfredatların okutulmasına en sert şekilde karşı çıkmaya devam etti.
Seçimden hemen önceki mitinglerinden birinde yaptığı, “Transseksüellik çılgınlığını okullarımızdan atacağız ve ‘erkekleri’ kadın sporlarından uzak tutacağız!” söylemi oldukça ses getirdi. Yürüttüğü başkanlık kampanyasının son aylarında LGBT dayatmasına karşı geliştirdiği politik söylemin reklam ve tanıtımına da milyonlar harcadı. Yardımcısı JD Vance ise 2023 yılında çocuklara cinsiyet değişiminin önünü açan tıbbi prosedürlerin yasaklanması için başlayan hukuki çalışmalara sponsor olmasıyla biliniyordu.