Kürt kardeşlerimize bir hatırlatma
Yıl 1507. Şah İsmail'in bölgede ciddi bir tehdit olmaya başladığı yıllar. Öyle ki bir taraftan bölgenin demografik yapısını değiştirmeye çalışırken bir taraftan Erciş, Elbistan, Ahlat ve...
Yıl 1507. Şah İsmail'in bölgede ciddi bir tehdit olmaya başladığı yıllar. Öyle ki bir taraftan bölgenin demografik yapısını değiştirmeye çalışırken bir taraftan Erciş, Elbistan, Ahlat ve Diyarbekir'i ele geçirmiş hatta Bağdat'taki Sünni din adamlarına ait türbeleri yıkmaya başlamıştır. İşte böyle kritik bir dönemde Bitlisli Şeyh Hüsameddin'in oğlu İdris-i Bitlisi, Yavuz Sultan Selim'e 25 Kürt Beyi'nin ortak kararını kendi kaleminden şöyle bildiriyordu:
"Bilad-ı Ekrad denilen Diyarbekir ve civarındaki mazlum Müslümanlar, Devlet-i Aliye’nizin hizmetine taliptirler ve devlet ile din düşmanlarının şerlerinden sizin yardım ve merhametinizle masun olma ümidindedirler. Bilad-ı Ekrad'ın Osmanlı Devleti'ne iltihakı, İstanbul'un fethi zaferini tamamlayacak derecede ehemmiyetlidir.”
Sonra Çanakkale’de sonra İstiklal Harbi’nde de vatanlarını savundular. Bu topraklar için şehit düştüler. Kürtler; ilim, irfan ve kültür mirasının aktarımında öncü rol oynamış karakterli, onurlu, ahlak, vicdan ve erdem sahibi kaliteli bir halktır. İşte bu halkın medeniyet ayarlarıyla oynadılar. Onları bizden uzaklaştırmak için PKK ve HDP gibi kültür, İslam ve Kürt düşmanı bir örgütü başımıza bela ettiler.
Küresel sistem, PKK eliyle kadim Kürt halkından Selahaddin Eyyubi'nin intikamını almaya çalıştı. Türklerle Kürtler ebediyen birbirlerine düşman olsunlar diye ne gerekiyorsa yaptılar.
Muğla’da doğmuş büyümüş bir Türkmen olarak beni en çok yıkan, eski Türkiye’nin yasakçı baskılarıyla bu insanlara reva görülen zulümler olmuştur. Bu yüzdendir ki oldum olası Kürt kardeşlerimin yanında oldum. Erdoğan siyaset sahnesine adım attığında ise bir şey oldu. Eski Türkiye'nin mağdurları bu dönemde sahici, samimi ve kalıcı dostluklar kurmaya başladı. Üstelik bu dostluk sıradan, içi boş olan bir dostluk değildi. Yaralarımızı çarçabuk sararak güçlü bir Türkiye inşa edelim istiyorduk.
Öyle ki son 16 yıldır Kürtler, cumhuriyet tarihinin en özgür, en demokratik ve en verimli yıllarını yaşadı. Red ve inkâr politikaları tarih oldu. OHAL kalktı, JİTEM yok, Kürtçe serbest oldu. Bugün her şey özgürce konuşulabiliyor. 2002 yılından beri sırf turizmde yüzde 84'lük bir artış oldu. Erdoğan her türlü riski alarak yıllardır bizi birbirimizden uzaklaştıran, çatıştıran, kardeşlik hukukumuzu zedeleyen bu kirli/zehirli zihniyete karşı çetin bir mücadele verdi.