Dış finansman bağımlılığı olumlu düşünmeye izin vermiyor!
TÜRKİYE ekonomisine ilişkin beklentilerin biraz daha olumsuzlaştığı, piyasa eğilimleri açısından gelişenler arasında olumsuz ayrışmanın belirginleştiği bir haftayı geride bıraktık. Türk...
TÜRKİYE ekonomisine ilişkin beklentilerin biraz daha olumsuzlaştığı, piyasa eğilimleri açısından gelişenler arasında olumsuz ayrışmanın belirginleştiği bir haftayı geride bıraktık. Türk lirası değer kaybında yeni rekorlara yelken açmaya başladı, faizler yükselirken varlık değerlerine ve bilançolara ilişkin endişeler güçlendi. Bu sonuçta iki önemli faktörün belirleyici olduğu dikkat çekiyor; küresel ölçekte riskten kaçınma eğilimini güçlendirecek gelişmeler ağır basıyor ve ekonomimize ilişkin görünüm bozulurken kırılganlık algısı güçleniyor.
Yaklaşık bir buçuk aydır küresel eğilimlere ilişkin belirsizlik, iyimser senaryoları etkisizleştiriyor. Şubat ayı başında yaşanan ve paniğe dönüşen sert satışlar, Ocak ayı genelindeki havayı bozmuş ve belirsizliği artırmıştı. Mart ayı başından bu yana gündeme ipotek koyan ticaret savaşı endişesi ise oluşan güvensizliği iyice derinleştirdi; eşanlı olarak gelişen diğer bazı gelişmeler ise jeopolitik gerginlikleri çok tehlikeli sayılabilecek aşamalara taşıdı. Sonuçta Ocak ayında pazarlanmaya çalışan iyimser senaryolar ve bunlara bağlı beklentiler, yandı bitti kül oldu! Dolar faizlerinin yükselişine ilişkin endişeler bile, bu gelişmelerin gölgesinde kalmaktan kurtulamadı!
TAHMİNLER OLUMSUZLAŞTI
Küresel eğilimlerdeki değişim, Türkiye ekonomisine ilişkin beklentilerin bozulmasında belirleyici oldu. Yaklaşık on gün önce kredi notumuzun düşürülmesi ve bu hafta başında açıklanan Ocak ayı cari açık rakamı, olumsuzluklar bardağının taşmasına yardım etti. Dış finansman ihtiyacının karşılanabilmesi konusundaki belirsizliğin seri bir şekilde artması, beklentileri olumsuzlaştırırken piyasaları da sarstı; böyle olmasını engelleme y&oum...