Tarzan zor durumda!
Değerli okurlarımız geçen haftaki 11 Nisan 2018 tarihli yazımızın son cümlesinin yukarıdaki başlık olduğunu anımsayacaklardır belki.“Hem teşvik açıkla, hem malına çök”...
Değerli okurlarımız geçen haftaki 11 Nisan 2018 tarihli yazımızın son cümlesinin yukarıdaki başlık olduğunu anımsayacaklardır belki.“Hem teşvik açıkla, hem malına çök” başlıklı bu yazımızın son paragrafında şöyle demiştik; “...ben iktidarın yerinde olsaydım, ekonominin bu bıçak sırtı halinde daha fazla gecikmeden erken seçime giderdim. Çünkü bu ekonomik gidişatla 2 yıl sonra bugünden daha parlak olmayacak gibi görünüyor. Ama tarafsız kamuoyu araştırmalarında istenen ve beklenen sonuçların elde edilmemesi karşısında bu yola başvurulması da oldukça riskli görünüyor iktidar açısından. Kısacası ‘Tarzan’ zor durumda...”
Aradan, 1 hafta bile geçmeden D. Bahçeli ülkenin 2019’a kadar ekonomik, siyasal ve toplumsal olarak dayanamayacağını itiraf ederek adeta bizi teyit etti.
Yol yakınken, zararın neresinden dönülse kardır anlayışıyla, yine “erken seçim” çağrısını yaptı.
Bu satırları kaleme aldığım saatlerde henüz, Bahçeli-Erdoğan görüşmesi sonuçlanmamıştı. Ne karar çıkacağını göreceğiz.
Ama ben, enflasyonda-faizlerde ve işsizlikte aylardır “çift haneli” rakamlarla Avrupa’da birinci, dünyada 5’inci olumsuz duruma sürüklenen ekonominin yakın gelecekte daha iyiye gidebileceğine dair pek bir işaret görmüyorum, göremiyorum maalesef.
450 milyar doları aşan toplam dış borcumuz var ve her 100 kişiden 80’i bankalara (kredi kartı, tüketici kredisi vb.) borçlu bugün. Ülke dolar bazında 5 yıldan beri küçülüyor, kişi başına düşen milli gelir de buna paralel olarak azalıyor. Dünyada 75. sıralara gerilemiş vaziyetteyiz. Kamu ihale ve özelleştirmelerinden yükselen yolsuzluk iddiaları ve şaibeler ayyuka çıkmış vaziyette.