2015'ten sonra 1915'i konuşmak
Nisan ayları hem Ermeniler için hem de Türkiye için gereksiz tartışmaların ayıdır. Senelerdir devam eden bir alışkanlık gibi her nisan ayı geldiğinde Ermeniler 1915 olaylarının soykırım olarak...
Nisan ayları hem Ermeniler için hem de Türkiye için gereksiz tartışmaların ayıdır. Senelerdir devam eden bir alışkanlık gibi her nisan ayı geldiğinde Ermeniler 1915 olaylarının soykırım olarak tanınması için dünyanın kritik başkentlerinde milyon dolarlık kampanyalar yürütür; buna mukabil Türkiye de karşı kampanya için kesenin ağzını açar. Allah'tan Türkiye eskisine nazaran artık öz kaynaklarını daha fazla kullanmaya başladı; fakat yine de tam 100 yıl önce yaşanan acı olaylar için her Türkiye hükümetinin bu kadar mesai harcaması tam bir zaman ve enerji israfı.
ABD Kongresi'nde milletvekilleri isimlerini bile doğru telaffuz edemedikleri ülke ve şahıs isimleri üzerinden okyanus ötesinde 100 sene önce yaşanan 1915 olaylarına ilişkin ahkâm keserlerken düşünmüştüm: 1915 olaylarını tarihi olarak bir siyasi malzeme olarak kullanan üçüncü partiler olmasaydı, şimdiye kadar iki halk arasında bir karşılıklı anlayışa varılabilirdi. Bir adım öteye geçip şunu da iddia edebilirim: Aynı üçüncü partiler olmasaydı yaşanan acıların en azından önemli bir kısmı hiç yaşanmayabilirdi.
"Soykırım endüstrisi"
Ermeni meselesi bir endüstriye dönüşmüş durumda. Paraların harcandığı, lobi şirketlerinin cirolarını artırdığı, yabancı ülkelerdeki milletvekillerinin siyasi kampanyalarına bağış topladığı ve bazı ülkelerin Demokles'in kılıcı gibi ellerinden bırakmadığı bir endüstri. Bu sektörden ise hem Türkiye hem de Ermeniler zarar görüyor. Bu kadar çaba ve para, tarihi olayların siyasi olarak kabul ettirilmesine harcanmayıp diskurların yakınlaştırılmasına harcansaydı şu an çok farklı bir safhada olabilirdik.