Süleymani sonrası ABD-İran senaryoları
ABD uzun bir süredir Ortadoğu’daki tırmanma üstünlüğünü İran’a tevdi etmiş; İran da kendisine açılan bu alanda mevzilerini genişletmekteydi.
Önce Irak’ın işgalinde Amerikan plansızlığı ve Irak’ta yaşadıkları meşruiyet krizi Irak’ı İran’a altın bir tepsi içerisinde sundu. Irak işgalinden en fazla fayda sağlayan İran olurken; İran, geleneksel olarak İran’a yakın Iraklı grupların bile antipatisini çekecek derecede Irak’ı kendi arka bahçesi olarak görmeye başladı. Hem etkisi altındaki siyasiler hem de Haşd-i Şabi ile “meşrulaştırdıkları” askeri varlığı üzerinden Arap dünyasının başkentlerinden olan Bağdat’ı neredeyse bir vilayeti olarak görmeye başladı. İran kendisine açılan bu alanı, salt olarak kendisinin açtığı bir alan olarak değerlendirdi. Bu değerlendirmeden hareketle Lübnan’da Hizbullah, Suriye’de Esed rejimi, Yemen’de Körfez’in yarattığı kırılganlıktan istifade Husilerin eliyle bölgesel nüfuzunu genişletti.