Açıklanan son veriler beklentileri olumsuzlaştırıyor!
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından bu hafta başında açıklanan veriler, ekonomimize ilişkin belirsizlik algısının güçlenmeye devam ettiğini düşündürüyor. Temmuz ayı işsizlik oranı...
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından bu hafta başında açıklanan veriler, ekonomimize ilişkin belirsizlik algısının güçlenmeye devam ettiğini düşündürüyor. Temmuz ayı işsizlik oranı yüzde 10,7 oranında gerçekleşmiş; istihdam seferberliğine ve buna ilişkin güçlü teşviklere rağmen, bir ay öncesine göre ve mevsimlik normallere aykırı bir şekilde yarım puanlık bir yükseliş yaşanmış! Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi eylülde yüzde 1,88 oranında yükselmiş ve yıllık artış yüzde 11,48 seviyesine sıçramış; böyle olmasını engellemek adına ve orta vadeli yan tesirler pahasına, gümrük vergilerinin indirilerek ithalat kapılarının açılması böyle olmasını engelleyememiş!
Eğer söz konusu alanlara müdahaleler yapılmamış olsa idi, söz konusu rakamlar hangi düzeylerde olurdu? Rakamların ve makroekonomik görünümün daha kötü olmaması için sergilenen yaklaşımlar, sorunların ağırlaşmasını önleyebiliyor mu? Bu ve benzeri sorulara olumlu yanıtlar verilebilmesi pek olası görünmüyor. İstihdam teşvikleri ve tarımsal ürünlerdeki ithalat artışı devreye girmemiş olsa idi, rakamsal görünüm çok daha olumsuz olabilirdi. Asıl önemlisi, söz konusu sürdürülebilir olmayan müdahaleci yaklaşım günü kurtarmak pahasına sorunları ağırlaştırıyor. İşsizlik ve enflasyon rakamlarını olduğundan düşük göstermeye çalışmak, kırılganlık yönündeki algıların güçlenmesini önleyemiyor.
Ocak ayında yüzde 13 seviyesine yükselen işsizlik oranı, haziran ayında yüzde 10,2 düzeyine gerilemişti. Temmuz ayına ilişkin beklentiler ise yüzde 10,0- 10,3 aralığında bir rakamın ortaya çıkacağı yönünde idi; mevsimlik dalgalanmalar öngörülerin böyle olması üzerinde belirleyici olmuştu. Geçen yılın Temmuz ayı ve sonrasında yaşananlar nedeniyle, bir önceki yılın aynı dönemindekinden daha düşük bir oranın ortaya çıkacağı umuluyordu. Bu nedenle yüzde 10,7 oranındaki Temmuz ayı işsizlik rakamı tatsız bir sürpriz oldu ve yıl sonuna ilişkin beklentilerin yukarı yönde değişmesine sebep oldu.
Tarım Ürünleri Üretici Fiyatlarında eylül ayında gerçekleşen yüzde 1,88’lik artış ise mevsimlik koşullar açısından değerlendirilir ise normal sayılabilir; fakat bu yaklaşım gerçekçi olamaz! Ağırlaşmış sorunlar ve olağanüstü sebeplere dayalı bir arz daralması olmamasına rağmen ithalat kapılarının açılmış olması, geleceğe ilişkin beklentileri olumsuz yönde farklılaştırıyor. Tarımsal maliyetlerdeki artışlar ve bunların toptan fiyatlara yansımasını engelleyen müdahaleler, ileride çok ciddi sıkıntıların sebebi olabilir!
Geleneksel Tarım açısından maliyetler ile piyasa fiyatı arasındaki olumsuz farkın büyümesi, oldukça ciddi bir sorun ve arzın daralmasına sebep oluyor; bu sebeple köyden kente göç hızlanıyor, yaratılan mevsimlik istihdam daralırken işsizliğin yükselmesine, sorunlu kredi hacminin artmasına katkı yapıyor. Ayrıca döviz kurundaki dalgalanmaların tarım ürünlerinin fiyatları üzerinde daha belirleyici olmasına ve enflasyon baskıları ile mücadelenin zorlaşmasına sebep oluyor. Bu tablo, küreselleşme denilen kuralsızlık tarafından belirlenmiş önceliklerin bir sonucudur ve kalıcı çözüm radikal değişiklikleri zorunlu kılmaktadır.
Bu hafta içinde açıklanan rakamları birlikte değerlendirmek adına sormak gerekiyor: Temmuz ayı işsizlik oranındaki artışta tarımın mevsimlik istihdam yaratma kapasitesindeki gerilemenin payı nedir? Bu soruya rakamsal bir yanıt verebilecek bir veriye sahip değiliz, fakat önemsiz olmadığını düşünüyoruz. Hem ifade etmeye çalıştığımız olumsuzluk ve hem de iş gücü istatistiklerinin şekillenmesine sebep olan anketlerin yeterince kapsamadığı göçmenlerin durumu sonucu etkilemiş olabilir!