Enflasyon ve faizler yükselirken işsizlik gerilemiş!
Bu hafta başında açıklanan nisan ayı işsizlik rakamları, mevsimlik dalgalanmanın normal sayılamayacak şekilde arttığına işaret ediyor. Tam bir yıl öncesinde yüzde 9,3 olan bu oran Ocak ayında yüzde 13...
Bu hafta başında açıklanan nisan ayı işsizlik rakamları, mevsimlik dalgalanmanın normal sayılamayacak şekilde arttığına işaret ediyor. Tam bir yıl öncesinde yüzde 9,3 olan bu oran Ocak ayında yüzde 13 seviyesine kadar yükseldikten sonra bu senenin nisan ayında yüzde 10,5 düzeyine gerilemiş.
Dalgalanma aralığı normal sayılamayacak oranda genişlemiş! Son bir yıl içinde yaratılan net istihdam 500 bin düzeyini ancak aşabilmiş ve tamamına yakını hizmet sektöründe gerçekleşmiş! 2016 yılının ikinci çeyreğinde ve başarısız darbe girişimi öncesinde, mevsimlik normallere aykırı bir şekilde işsizlik oranı artmış; fakat bu yılın ilk dört ayında yatırımlar konusundaki durgunluğa rağmen anormal sayılabilecek bir hızda gerilemiş! İlk tuhaflıkta turizm sektöründeki olumsuzluklar, ikincisinde ise siyasilerin istikrarsızlık endişesine bağlı kapsamlı müdahaleleri belirleyici olmuş. Geleceğe yönelik değerlendirmeler yaparken bu tuhaflıkların dikkate alınması ve bazı sorulara yanıt aranması gerekiyor.
İşsizlikteki dalgalanmanın sağlıksız bir şekilde genişlemesi, ortalama ücretleri ne yönde etkiliyor? Son dört ayda yaratılan istihdamın, ekonomik büyümeye katkısı ve kamuya maliyeti açısından neler söylenebilir? Mevcut eğilimler sürdürülebilir nitelik taşıyor mu?
Son dört aylık dönemde işsizlik oranında yaşanan gerilemenin önemli bir kısmı, kamunun müdahaleci tavrı ve işsizlik seferberliği ile açıklanabilir. Ancak ortalama ücretler gerileme eğiliminde olduğu için, ekonomik büyüme ve verimliliğe olan katkısının oldukça sınırlı kalmaya aday olduğunu dikkate almak gerekiyor. Kredi garanti fonu uygulamaları, istihdam ve diğer vergi teşvikleri, faizsiz krediler ve artan kamu harcamaları ekonomik canlanma açısından daha belirleyici olmuş gibi görünüyor. Başka bir deyişle yaratılan net istihdamın ekonomik büyümeye katkısı, kamusal maliyetlerin çok altında kalabilir ve dış koşulların mucizevi bir şekilde düzelmemesi durumunda sürdürülebilir olamaz.
Bu yılın ilk dört ayında enflasyon ve faizler cephesinde yaşanan eğilimler ile işsizlik oranındakini yan yana koyduğumuzda, tuhaflık belirginleşiyor! Enflasyon oranı yükselip kaynak sıkıntısı büyüdükçe, ekonomik canlanma giderek olanaksızlaşır ve işsizlik oranları kaçınılmaz olarak yükselişini sürdürür. Kısa vade de tam aksi sonucu verecek müdahaleler, orta vadede sorunları daha da ağırlaştırmaktan başka bir işe yaramayabilir! Mevcut eğilimler taşıma su ile değirmen döndürmeye çalışanları anımsatıyor; bu nedenle nimet külfet dengesinin pozitif olmasının beklememek gerekiyor!
Hemen yukarıda özetlemeye çalıştığımız eğilimler ve çelişkiler, ekonomimize ilişkin beklentilerin düzelmesini engelliyor. Kamunun istihdam içindeki doğrudan ve dolaylı payı sağlıksız bir şekilde artıyor, özel sektörünki ise durgunluğun ardından gerileyecek gibi görünüyor; mali disiplinden uzaklaşılması ise kaçınılmaz hale geliyor. Mali sektörün bilançosu sağlıksız bir şekilde genişliyor, aktif kalitesi bozuluyor ve kaynak sıkıntısının büyümesi önlenemiyor.