Faizlerdeki yükselişler ve finansal kırılganlıklar

Döviz kurları ve faizlere ilişkin endişeler ve bozulması engellenemeyen beklentiler ile yatıp kalkmaya devam ediyoruz. Siyasi İrade ile finansal yapının, çok yönlü sakinleştirme girişimleri yeterli olamıyor....

Döviz kurları ve faizlere ilişkin endişeler ve bozulması engellenemeyen beklentiler ile yatıp kalkmaya devam ediyoruz. Siyasi İrade ile finansal yapının, çok yönlü sakinleştirme girişimleri yeterli olamıyor. Yağmurdan kaçarken doluya tutulacağımızın algılanmasını istemeyenlerin yeni masalları, gerçekçi görünmüyor ve etkili olamıyor. Ekonomimiz hakkında fazla mesai yapmaya başlayan kredi derecelendirme kurumlarını eleştirme yarışına girmek, durumu düzeltemiyor.

Nisan ayının son haftası içinde yapılan Para piyasaları Kurulu Toplantısından bu yana bir buçuk aylık zaman diliminde, Türk Lirası faizleri sert bir şekilde yükseltildi; üç aşamada toplam 500 baz puan artırılan faizler, ne kadar devam edeceği belirsiz bir süre için önceliklerin zorunlu olarak değiştiği şeklinde değerlendirildi. Yabancı yatırımcılar ve küreselleşmeciler böyle olmasını istedi, Siyasi İrade ve sistemi oluşturan kurumsal yapı bu talebe direnemedi. Döviz kurlarını makul seviyelere gerileterek artan enflasyon baskılarının dizginlenmesi amaçlandı; kaynak sıkıntısı belirgin bir şekilde artırıldı!

Nisanın son haftasındaki yüzde 0,75’lik faiz ayarlaması pek bir işe yaramamıştı ve olumsuz eğilimler hafifletmeyi bile becerememişti. Bir ay gecikme ile gelen yüzde 3,00'lük ayarlama ise olumsuz hareketleri durdurmuş, fakat sistem destekli döviz satışlarına rağmen enflasyon baskılarını azaltamamıştı.

Geride bıraktığımız hafta içinde sürpriz bir şekilde devreye sokulan yüzde 1,25’lik son ayarlama ise, önceki hamlelerin yetersiz kaldığının ve geleceğe yönelik endişelerdeki tırmanışın itirafı gibiydi!

Tüm bu çabalara rağmen, döviz kurları eski dalgalanma kanalına geri döndürülemedi ve enflasyon baskıları yüksek düzeyini korumaya devam etti. Krediye erişim çok zorlaştı ve maliyeti hatırı sayılır ölçüde arttı, borç-alacak zincirinde önemli kırılmalar yaşanması olasılığı arttı. Bilançolar üzerindeki yıpranma yönlü tehditler büyüdü ve finansal yapıya ilişkin kırılganlık algıları ön plana çıktı. Herhangi bir ekonominin sağlığı açısından, fiyat istikrarı önemlidir; fakat finansal istikrar kesinlikle daha az önemli değildir! Biri diğerine tercih edilemez; eğer böyle yapmak zorunda kalınıyor ise bir şeyleri kurtarmak için çok geç kalınmış demektir! Faizlerde yapılan sert yükselişler sonrasında, risk alma isteği güçlü bir şekilde geri dönmüyor ise kırılganlığın artmaya ve sorunların ağırlaşmaya devam etmesi kaçınılmaz olabilir.

Yabancı yatırımcıların talep ettiği faiz yükselişleri geç de olsa fazlası ile yapıldığı halde, kredi derecelendirme kurumlarının not düşürmek üzere harekete geçmiş olması önemlidir! Eğer risk alma isteğinin güçlü bir şekilde geri dönme olasılığı yüksek olsa idi, muhtemelen beklemede kalmayı tercih ederlerdi; bu olasılığın zayıf yerel potansiyel nedeniyle oldukça düşük olduğunu ve paniğin şimdilik dindirilmiş olmasının yeterli olamayacağını biliyorlar!

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Fiyatlama davranışları ve zorunlu değişim 23 Şubat 2019 | 292 Okunma Bunalım var dengelenme yok! 16 Şubat 2019 | 277 Okunma Kredi mekanizmasi çalışmıyor ve ekonomi boğuluyor! 27 Eylül 2018 | 681 Okunma İyimser olmayı zora sokan küresel olumsuzluklar! 25 Eylül 2018 | 272 Okunma Küresel koşullar ve olumsuzlukların artan bulaşıcılığı 20 Eylül 2018 | 426 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar