İyimser senaryoların etkisi azalabilir!
Olumlu ve olumsuz yönleri ile bir yılı daha geride bırakmaya hazırlanıyoruz. Kısa vadeli ve iyimser senaryoların arkasına saklanarak geleceğe umutla baktığını iddia eden kesimler itibar kaybetmeye devam ediyor; başka bir...
Olumlu ve olumsuz yönleri ile bir yılı daha geride bırakmaya hazırlanıyoruz. Kısa vadeli ve iyimser senaryoların arkasına saklanarak geleceğe umutla baktığını iddia eden kesimler itibar kaybetmeye devam ediyor; başka bir deyimle kendi kendilerine çalıp oynamaya, ağırlaşan sorunları ve büyüyen çıkar çatışmalarını görmezden gelmeye sürdürmeye çabalıyorlar. Böyle devam edilemeyeceğini biliyorlar; fakat günü kurtarmanın başka bir yolunu bulamıyor ve gerçeklerden kaçmak dışında seçenek üretmeyi beceremiyorlar.
Piyasalara ilişkin eğilimler ve bunlar üzerinde belirleyici olması için çok çaba harcanan yapay beklentiler başrol oyuncusu olmaya devam ediyor. Ekonomi cephesindeki eğilimler giderek ağırlaşan sorunlar nedeniyle bu gidişe ayak uyduramıyor. Ulusal ekonomilerin ve kurumsal yapıların, borçları büyürken yarattıkları katma değer erimeye devam ediyor; rekabet koşulları ile birlikte servet ve gelir dağılımı hızlanan bir şekilde bozuluyor. Gelişmiş veya gelişen tüm ekonomilerde seçmenlerin güven bunalımı derinleşiyor ve bunları koyun sürüsü gibi yönlendirmek zorlaşıyor. Ekonomik temelli bu olumsuzlukların, piyasaları ve bilançoları etkilemesini önlemek adına aklın kötüye kullanım sınırları fazlası ile zorlanıyor!
2017 yılı genelindeki piyasa eğilimlerine bakarsanız her şeyin daha iyiye gittiğini düşünebilirsiniz! Fakat dolar faizlerinin bu dönem boyunca tam üç kez yükseltildiğini ve bu olasılığa bağlı endişeleri hatırlarsanız, mevcut fiyat düzeylerinin mantıki temellere oturmadığını görebilirsiniz. Olması gereken ile gerçekleşen arasındaki farkın büyüdüğünü ve bunun küresel kırılganlık artışı anlamında olduğunu kavrayabilirsiniz.
2017 senesi genelinde hisse senetleri kelimenin tam anlamı ile coşmuş. Yükselmesinden endişe edilen tahvil getirileri ve ulusal ekonomilerin risk primleri gerilemiş. Gelişen ekonomilerin paraları genelde değerlenmiş; emtia fiyatları ise kısmen yükseldikten sonra yatay dalgalanmalar sergilemiş. Tüm bu eğilimlere rağmen gelişen ekonomilerin döviz rezervleri artamamış! Eğer piyasalar ekonomi ve siyaset cephesindeki gelişmeler ile sorunlara ilişkin orta vadeli beklentileri fiyatlamış olsa idi, finansal eğilim şeklindeki sonuçlar tam aksi yönde şekillenebilirdi!
Yukarıdaki çelişkili görünüm, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı ve bazı temel kavramların içinin iyice boşaltıldığı anlamına geliyor. Serbest piyasa ve demokrasi söylemleri putlaştırılıyor; fakat sağlıklı işleyişin herkesin her şeyi bilmesine bağlı olduğu gerçeğini hatırlamak etkili ve yetkili kesimlerin işine gelmiyor! Günü kurtarmak adına, temel ilkeler tüketiliyor ve sorunların istikrarlı bir şekilde ağırlaşmasına yol veriliyor! Nasıl olduğuna bakmaksızın günün kurtarılmış olması başarı sayılıyor!