Jeopolitik gerginlikler küresel kırılganlığı artırıyor!

Küresel ölçekte ekonomik beklentilere ilişkin belirsizliğin arttığı, finansal eğilimlere ilişkin kırılganlık algısının güçlendiği bir süreçten geçiyoruz. Orta Doğu...

Küresel ölçekte ekonomik beklentilere ilişkin belirsizliğin arttığı, finansal eğilimlere ilişkin kırılganlık algısının güçlendiği bir süreçten geçiyoruz. Orta Doğu coğrafyası konusundaki jeopolitik gelişmeler, olumsuz algıları ve gerginliği tırmandırıyor. Azaltılamayacak kadar çok risk taşıyanlar ve sistemi oluşturan kurumsal yapı ise, gelişmelerin kontrolden çıkmasını önlemek adına şimdilik direnmeye ve gündemi farklılaştırmaya çalışıyor.

Ekim ayının ilk haftasında Suudi Yönetiminin Moskova ziyareti sonrasındaki beş haftalık dönemde yaşananlar, normal sayılabilecek türden bir görünüm sergilemiyor. Petrol fiyatı yüzde 13’ü aşan oranda yükselmiş, dolar faizlerindeki yükseliş beklentilerine rağmen emtia fiyatları ile diğer finansal piyasalar yatay salınımlar sergilemiş. ABD Hazine tahvillerinin getirisi bir miktar daha yükselmiş. Gelişmiş ve gelişen ekonomilere ilişkin finansal eğilimler genelde sakin bir görünüm sergilerken ülkemiz seri bir şekilde olumsuz yönde ayrışmaya başlamış; Türk Lirasındaki değer kayıpları yüzde 8 düzeyine ulaşmış ve faizlerin yükseltilmesi yönündeki baskılar artmış.

Hemen yukarıda özetlemeye çalıştığımız gelişmeler çelişkili ve tuhaf bir görünüm sergiliyor; bu nedenle sorgulanması gerekiyor. Eğer Suudi Yönetimi Moskova’yı ziyaret etmemiş ve petrol cephesindeki arz kısıntılarının 2018 senesinde de devam edebileceği söylemi piyasalara üflenmemiş olsa idi, yaşananlar daha farklı gelişir miydi? ABD ile ülkemiz arasındaki vize gerginliği aynı şekilde yaşanır ve Türk Lirasının olumsuz yönde ayrışması bu şiddette olur muydu? Beklenenden yüksek çıkan enflasyon rakamlarımıza yönelik tepki daha sınırlı kalır mıydı? Finansal eğilimler, jeopolitik gelişmeleri yönlendirmek için kullanılıyor olabilir mi?

Son iki haftanın tatil günlerinde yaşananlar, gelişmeler arasındaki sebep sonuç ilişkilerinin piyasaların varsaydığından daha farklı olabileceğini düşündürüyor. Suudi Arabistan’da bir çeşit saray darbesi yaşanırken Lübnan Başbakanının söz konusu ülkede istifasını açıklaması, devamında yaşanan gerginlikler, Suriye’nin güneyinde güvenlikli bölge tesisi için ABD-Rusya ve Ürdün’ün uzlaştığı yönündeki açıklamalar yeni senaryoların sahneye konmakta olduğuna işaret ediyor. Gelişmelerin, İran’ı yalnızlaştırmayı ve onlarla aramızdaki ilişkileri yeniden bozmayı hedeflediği dikkat çekiyor. Asıl önemlisi, yapay zorlamaların yaratabileceği küresel yan tesirler pek hesaba katılmıyor!

Petrol fiyatındaki yükseliş, eninde sonunda küresel ekonomik beklentileri ve finansal eğilimleri etkileyerek riskten kaçınma eğilimini güçlendirebilir. Bu türden olumsuzluklar belki bir süre için geciktirilebilir, fakat daha güçlü bir şekilde sahne alması önlenemeyebilir. Bu hafta ABD enflasyon rakamları açıklanacak ve muhtemelen dolar faizlerindeki yükseliş endişeleri biraz daha fazla fiyatlanacak. Dolar diğer paralara karşı güçlenirken sermaye piyasaları satış baskılarına direnmekte zorlanacak. Devamında hayali senaryolardan türetilmiş yapay ekonomik beklentilerin olumsuzlaşması, belki gelişmelerin kontrol altında tutulmasını olanaksızlaştıracak. Orta Doğu’daki jeopolitik gelişmeleri yönlendirmeye çalışmanın küresel faturası ağırlaşmaya başlayabilecek!

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Fiyatlama davranışları ve zorunlu değişim 23 Şubat 2019 | 292 Okunma Bunalım var dengelenme yok! 16 Şubat 2019 | 277 Okunma Kredi mekanizmasi çalışmıyor ve ekonomi boğuluyor! 27 Eylül 2018 | 681 Okunma İyimser olmayı zora sokan küresel olumsuzluklar! 25 Eylül 2018 | 272 Okunma Küresel koşullar ve olumsuzlukların artan bulaşıcılığı 20 Eylül 2018 | 426 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar