Kaynak sorunu konusunda tünelin ucu görünmüyor!

Bu hafta başında açıklanan Türkiye ekonomisine ilişkin mayıs ayı verileri, olumlu düşünmeyi zorlaştırıyor. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış rakamlara göre, bir ay öncesine göre...

Bu hafta başında açıklanan Türkiye ekonomisine ilişkin mayıs ayı verileri, olumlu düşünmeyi zorlaştırıyor. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış rakamlara göre, bir ay öncesine göre Sanayi Üretim Endeksi yüzde 1,5 oranında gerilemiş; Perakende Satış Endeksleri ise ancak yüzde 0,3 kadar artabilmiş.

Tüm çabalara rağmen yatırım eğiliminin uyarılamadığı, üretim ve tüketim cephesindeki canlanmayı korumanın ise giderek zorlaştığı dikkat çekiyor.

Mayıs ayı rakamlarına yansıyan eğilimler, tüm kesimlerde rahatsızlık yaratıyor. Siyasi irade bu durumu aşmanın yollarını zorluyor; reel kesim ve mali sektör ise önünü göremediği için tedbirli olmak zorunda kalıyor. Giderek büyümesi önlenemeyen kaynak sıkıntısı, en temel sorun olarak karşımıza çıkıyor ve nasıl aşılacağı kestirilemiyor. Faizler sinsice yükseldikçe beklentiler olumsuzlaşıyor ve paranın devir hızı düşüyor; ekonomik aktivitenin, kaçınılmaz olarak ivme kaybedeceği endişesi gündeme ipotek koyuyor.

Ekonomi yönetimi ile mali sektör arasında yapılan görüşmelerden umulan yönde bir sonuç çıkamıyor. Uyarılar veya örtülü tehditler, kaynak konusundaki büyüyen dengesizliği düzeltmiyor. Basına yansıyan döviz swaplı mevduata ilişkin haberler, havanda su dövüldüğünü ve şimdilik tarafların gerginliği tırmandırmaktan kaçınmaya çabaladığını düşündürüyor.

Anlaşıldığı kadarı ile bazı bankalar, Türk Lirası cinsinden mevduata ödedikleri yüksek faizi gizlemek adına farklı bir yol benimsemişler; döviz işlemi gibi göstermiş ve herkesin anlamayacağı türden teknik bir isim uydurmuşlar! Vade sonunda daha yüksek bir kurdan geri alım taahhüdü ile döviz satmışlar; Türk Lirası cinsinden mevduat müşterisinin eline, alternatiflerinden daha yüksek bir net getiri sunmuşlar. Bu yaklaşım nedeniyle döviz tevdiat hesaplarındaki artış olduğundan çok daha yüksek görünmüş ve faiz geliri stopajından kaçınarak kaynak maliyetindeki artışı sınırlı tutmaya çalışmışlar. Yetkililer tarafından uyarılınca, hemen geri adım atmış ve bu yaklaşıma son vereceklerini beyan etmişler. Bu ay genelinde döviz hesaplarında yaşanabilecek olası gerilemenin büyük kısmı döviz kurları konusundaki beklenti değişiminden değil, bu yaklaşımdan uzaklaşılmasından kaynaklanacak gibi görünüyor.

Türk Lirası cinsinden mevduatı farklı işlem türleri imiş gibi gösteren yaklaşımlar, kaynak sıkıntısının büyümeye devam ettiği anlamındadır. Bu ve benzeri işlemlere son verilmesi ile birlikte, sorun küçülmez ve yaratabileceği tehlikeler ortadan kalkmaz.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Fiyatlama davranışları ve zorunlu değişim 23 Şubat 2019 | 292 Okunma Bunalım var dengelenme yok! 16 Şubat 2019 | 277 Okunma Kredi mekanizmasi çalışmıyor ve ekonomi boğuluyor! 27 Eylül 2018 | 681 Okunma İyimser olmayı zora sokan küresel olumsuzluklar! 25 Eylül 2018 | 272 Okunma Küresel koşullar ve olumsuzlukların artan bulaşıcılığı 20 Eylül 2018 | 426 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar