Tek sesli iyimser söylemlerin arkasındaki çaresizlik!
Küresel düzeyde sistemi oluşturan kurumsal yapı kökenli değerlendirme ve raporların tek sesli iyimserliği, daha tedbirli olma zamanının gelmiş olabileceğini düşündürüyor! Bunlardan biri, geride...
Küresel düzeyde sistemi oluşturan kurumsal yapı kökenli değerlendirme ve raporların tek sesli iyimserliği, daha tedbirli olma zamanının gelmiş olabileceğini düşündürüyor! Bunlardan biri, geride bıraktığımız hafta içinde haber şeklinde basınımızda yer aldı. IMF raporuna göre, Türkiye uyguladığı reformlar ile Mali Şeffaflık Yönetmeliğinin 36 prensibine uyumda ciddi ilerleme sağlamış!
Değerlendirme sonucunu duyunca kafalar doğal olarak karışıyor; bazı sorulara yanıt aramak gerekiyor. Eğer bu değerlendirme bugünün gerçeğini yansıtıyor ise, neden ülkemiz en kırılgan üç ülke arasında anılmaya devam ediyor? Neden, yapısal reform zorlamalarının ardı arkası kesilmiyor? Bu rapor ne zaman hazırlanmış ve Olağanüstü Hal Uygulamaları ile Anayasa değişikliği sonrasını dikkate alıyor mu? Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun finansal istikrarı gözetmeyen ve kredi hacmini artırmayı hedefleyen düzenlemeleri hesaba katıldı mı? Kredi Garanti Fonu uygulamalarının yaratabileceği yan tesirler gözetildi mi?