Asteğmen Kubilay Mustafa Kemal’in askeridir...
Sözcü yazarı Uğur Dündar bu hafta 'Asteğmen Kubilay Mustafa Kemal’in askeridir...' başlıklı yazısını kaleme aldı.
Bugün, Devrim Şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ile Bekçiler Hasan ve Şevki Beyler’in Cumhuriyet ve Atatürk Devrimleri karşıtı yobazlar tarafından hunharca katledilişlerinin 93. yıldönümü.
Arkadaşım Mete Ongan, yazımda gördüğünüz fotoğraflara nasıl sahip olduğunu anlatırken şunları söylüyor:
“Babamız merhum Kıdemli Binbaşı Sadık Ongan tüm aile büyüklerini Balkan ve Birinci Dünya Savaşı’nda kaybettiği için Darüleytam’da (kimsesizler yurdu) büyümüş. Öğretmen okulunu bitirdikten sonra bir süre köy öğretmenliği yapmış. Ardından Halkalı Ziraat Okulu’ndan mezun olmuş. Yedek subaylığı sırasında tezkere bırakıp, büyük bir kısmı Doğu Anadolu’da geçen askerlik yaşamında kıdemli binbaşılığa kadar terfi etmiş.
★★★
Babacığım, Kubilay’la yedek subaylığı sırasında sınıf ve silah arkadaşlığı yapmış bir Cumhuriyet sevdalısıydı. Kendisinin şehit Kubilay’la birlikte olduğu bu iki fotoğraf karesi, bizlere bıraktığı en değerli mirastır. Bu kahraman Türk devrimcisinin, mertliğini, ataklığını ve yakışıklılığını anlatan, hem öğretmenlikten meslektaşı, hem de asker arkadaşı olmakla sonsuz gurur duyduğunu söyleyen babam, iyi ki bugünleri, 10 Kasım günü Tuzla Piyade Okulu’nda düzenlenen anma töreninde, göğsüne Atatürk fotoğrafı koymamakta direnen asteğmeni görmedi.
★★★
Atatürk ve devrimlerinin milyonlarca sevdalısının, hepsi çok zor şartlarda yetişmiş ve kendi çapında birer kahraman olan bu yiğit vatan evlatlarının fotoğraflarına baktıkça, Cumhuriyet’i onlara borçlu olduğumuzu bir kez daha hatırlayacaklarından hiç kuşku duymuyorum.
★★★
Atatürk’ü ve devrimlerini korumak uğruna şehit düşen Kubilay gibi kahramanları istedikleri kadar unutturmaya çalışsınlar.
Bu beyhude çabalar onları unutturmak bir yana, aziz hatıralarına, Atatürk Devrimlerine ve bizlere en büyük armağanı olan Cumhuriyet’e daha sıkı sıkıya sarılmamıza neden oluyor.
Tıpkı Türk şiirinin ulu çınarı Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Kubilay Destanı” şiirinde anlattığı gibi...