Bir “Hayır”da bin hayır vardır!..
Kardak Krizi nedeniyle Ege'deki gerilim doruğa tırmanmış,Yunanistan'la savaşın eşiğine gelmiştik.Suların bir türlü durulmadığı o yılın yaz tatilini Bozcaada'da geçiriyorduk.Bol...
Kardak Krizi nedeniyle Ege'deki gerilim doruğa tırmanmış,Yunanistan'la savaşın eşiğine gelmiştik.
Suların bir türlü durulmadığı o yılın yaz tatilini Bozcaada'da geçiriyorduk.
Bol hışırtılı, kekik ve deniz kokulu rüzgarın Ada'ya uğramayı unuttuğu sakin gecelerin birinde, Belgin-Haluk Şahin çifti ve dostlarla limanda ailecek yemek yiyorduk.
Yemeğin sonlarına doğru aniden yıldırım düşmüş gibi bir gürültü duyduk.
Oysa gökyüzü berraktı ve yıldızlar uzanıp tutabileceğimiz kadar yakın duruyordu.
“Ne oluyoruz” demeye kalmadan iki F-16 savaş uçağı cayırtılarla geçip gitti.
Artık Ada'nın yerlisi olan Haluk “Merak edilecek bir durum yok. Bandırma'dan kalkan uçaklar, devriye görevi yapıyorlar. Saros'a doğru gidip tekrar dönecekler. Kardak sonrası devriye uçuşları yoğunlaştı” dedi.
Nitekim çok geçmeden bir cayırtı daha koptu.
Geceyi gürültülerle delen F-16'lar bu kez çok daha alçaktan uçuyordu.
Bozcaada Kalesi'ne sürtünürcesine geçerken birini görür gibi olduğumuz pilotlar adeta “Biz gökyüzü devriyeleriyiz. Vatanı ve sizi koruyoruz” mesajını verir gibiydiler.
Önümüzde oturanlar da bizim gibi düşünmüş olmalılar ki, bu zorlu görevi yapan pilotları ayakta alkışlamaya başladılar.
Ardından yanımızdaki, sonra onların yakınındakiler, derken limandaki tüm masalar ayağa kalkıp, isimlerini ve rütbelerini bilemediğimiz o kahramanları dakikalarca alkışladılar.