Bir oy, ülkemizi ve geleceğimizi kurtarır!..
Dün çeyrek asrı doldurmasına bir yıl kalan evliliğimizin yıldönümüydü. Sabah kalkar kalkmaz eşimi kutlayıp, ailemizin üç güzel çocuğunu dünyaya getirdiği için teşekkür ettim....
Dün çeyrek asrı doldurmasına bir yıl kalan evliliğimizin yıldönümüydü. Sabah kalkar kalkmaz eşimi kutlayıp, ailemizin üç güzel çocuğunu dünyaya getirdiği için teşekkür ettim. Allah’a
şükrettim, sadece bizimkileri değil, dünyadaki tüm çocukları koruması için yalvardım.
* * *
Çocuklarımızla birlikte oturduğumuz kahvaltı masasında onlara bakarken, birden gözümün önüne Gezi olayları sırasında uğradığı taşlı sopalı saldırıda hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz’ın Antakya’daki evinde gördüğüm çocukluk fotoğrafları geliverdi.
Sonra da o mütevazı evde annesi Emel Hanım’dan şu dinlediklerim:
“Hepsi için söylenir ama, dördüncü evladım Ali İsmail gerçekten çok güzel bir bebekti.
Ağlamaz, nazlanmaz, huysuzluk yapmaz, kendisine azıcık gülümseyenlere, katılırcasına kahkahalar atarak cevap verirdi.”
* * *
Ali İsmail büyüdü, yaşam sevinciyle dopdulu bir öğrenci oldu.
Derslerinde çok başarılıydı.
Devam ettiği okullarda hep takdir, teşekkür ve onur belgesi alırdı.
Onur belgelerine, sadece okul içi başarısı nedeniyle değil, huzurevlerinde kalan yaşlıları yalnız bırakmadığı, engellilerin yaşamlarını kolaylaştırmak amacıyla düzenlenen kampanyalara katıldığı, sosyal yardım projeleriyle kimsesizlere sahip çıktığı için de layık görülürdü.
Çevresinde de sevilen, sözü dinlenilen, kişiliğine güvenilen bir arkadaştı.
Ali İsmail gerçek bir hayvanseverdi. Hani “Karıncayı bile incitmekten çekinir” derler ya, işte kalbi tüm canlılara karşı öylesine sevgi dolu bir gençti. Örneğin bir gün annesi evde temizlik yaparken sinekleri öldürünce kızmış, “Bırak anne, onlar da canlı, onların da yaşam hakları var” diye çıkışmıştı!
* * *