Biz ona boşuna günümüzün Hasan Tahsin’i demedik!
Hiç unutmuyorum, İzmir’in o limonata tadındaki nisan günlerinin birinde,Atilla Sertel’le Bornova’daki bir...
Hiç unutmuyorum, İzmir’in o limonata tadındaki nisan günlerinin birinde,Atilla Sertel’le Bornova’daki bir çayevinin bahçesinde oturmuş, kahvelerimizi içiyorduk. Saati çok net hatırlamıyorum ama, telefon çaldığında güneş henüz tepemize çıkmamıştı.
CHP Genel Başkan Yardımcılarından Bülent Tezcan arıyordu.
Üzüntülü bir ses tonuyla “Atilla Başkan, ne yazık ki Yüksek Seçim Kurulu (YSK) milletvekili adaylığınızı düşürdü. Maalesef YSK kararlarına itiraz etme hakkınız da yok!” diyordu.
Tezcan’ın belirttiğine göre; SSK emeklisi bir gazeteci olan Atilla Sertel, YSK kararıyla “kamu memuru” ilan edilmiş ve zamanında görevinden(!)istifa etmediği için adaylığı iptal olmuştu.
Atilla, gerçekle örtüşen hiçbir yanı bulunmayan bu siyasi kararı öğrendiğinde ne diyeceğini bilemedi. Beklemediği bu yaptırım karşısında adeta şoke olmuştu. Haksızlığa isyan ediyor ve hakkını Anayasa Mahkemesi’nde arayacağını, olmazsa mağduriyetini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar taşıyacağını söylüyordu.