Bu devrimin farkında mısınız?..
Bundan yıllar önce bir bahar günü, Söke’deki Roman çadırların birinde, dünyalar güzeli bir bebek doğdu. Annesinin sütü 1,5 kiloluk bebeği beslemeye yetmeyince, yaşlılar “Bu çocuk yaşamaz...
Bundan yıllar önce bir bahar günü, Söke’deki Roman çadırların birinde, dünyalar güzeli bir bebek doğdu.
Annesinin sütü 1,5 kiloluk bebeği beslemeye yetmeyince, yaşlılar “Bu çocuk yaşamaz be!..” dediler.
Ama babası, birkaç kilometre uzaktaki bir çiftlikten inek sütü getirerek miniğin yaşama tutunmasını sağladı.
Aksilik bu ya, bir süre sonra bebeğin sütünü içtiği inek ortadan kayboldu!. Çiftlik sahibi “Ben her gün gelip süt alan o Roman’dan şüpheleniyorum. İneğimi o çaldı” deyince, jandarmalar da soluğu ailesinin çadırında aldılar!
Babasının “Vallahi ben çalmadım! Çalsam burada olur. Ayrıca koca ineği kesip yememiz de mümkün değil, suçsuzum…” diye yalvarmasına rağmen jandarmayı ikna etmeyi başaramadı!..
* * *
Sonrasını bugün 41 yaşında olan o talihsiz bebek anlatıyor:
“Babamı kelepçeleyip karakola götürmüşler. Suçu orada da kabul etmeyince, başlamışlar işkenceye…
Bir su, bir elektrik… Ardından yine su, yine elektrik! Yer misin, yemez misin?.. Bu böyle 10 gün sürmüş!
Bakmış işkenceden kurtuluş yok, çaresiz suçu kabul etmiş. “Tamam” demiş. “Ben çaldım!..”
Böylece işkenceden bitkin düşen jandarmalar derin bir “Oh” çekmişler. Babamı mahkemeye çıkarıp, cezaevine atmışlar!
Abi, Allah’ın büyüklüğüne bak!..
Bizim inek 3 ay sonra ortaya çıkmaz mı!.. Hem de nerede biliyor musun?
Çiftlik sahibinin erkek kardeşinin bahçesinde!.. Meğer iki kardeşin arasında miras ihtilafı varmış. Küçük olanı “Bu inek bana kalmıştı” diyerek alıp götürmüş!..
Babamı cezaevinden çıkarmışlar, dosyayı da kapatmışlar!
Ama hâlâ o işkencelerin etkisi sürüyor. Bazen rüyalarından “İneği ben çalmadım” diye bağırarak uyanıyor!..