Bu ülkede gerçekleri anlatmak yürek ister!..
Arena programını sonlandırıp haziran başında tatile çıktığımızda, büyük oğlumuz Bora henüz 1.5...
Arena programını sonlandırıp haziran başında tatile çıktığımızda, büyük oğlumuz Bora henüz 1.5 yaşındaydı.
Kavurucu sıcaklar bastırmadan ve büyük kent insanları akın etmeden önce, ailece Bodrum’da bir hafta tatil yapmaya karar verdik.
O tarihe kadar Bodrum’a sadece haber için gitmiş ve en fazla iki gece kalmıştım.
Köşe yazdığım Hürriyet’in Bodrum muhabirini arayıp, sahibinin yasa dışı işleri olmayan, kara paracılar ve mafya ile bağlantısı bulunmayan bir otel önermesini rica ettim.
İsmini verdiği otele ön ödemeli rezervasyon yaptırıp, Bodrum’a uçtuk.
* * *
O gece tüm sezonun ve yolun da yorgunluğuyla deliksiz bir uyku çektik.
Sabah kahvaltı salonuna inince bir de ne göreyim?
Aleyhinde birçok belgeli haber yaptığımız için, hakkımda iyi düşünmediğini bildiğim kişilerden biri de bizim otelde kalmıyor mu?
Kendisi ufak tefek ve zayıftı, ama çevresindeki iri kıyım 7-8 adamı, onu hiç yalnız bırakmıyordu..
Eşime ve minik Bora’ya çaktırmadan -parayı peşin ödemiş olmanın da pişmanlığıyla- ne yapmam gerektiğini düşünmeye başladım.
Ya tatili kesip İstanbul’a dönecek, ya da parayı yakarak başka bir otele geçecektik.
Ama orada da benzer bir kişiyle karşılaşmayacağımızın garantisi yoktu.
Çünkü SHOW TV’de çalışırken genel müdürümüz olan meslek büyüğüm Güneri Cıvaoğlu’nun deyimiyle “tabutumuzu taşıyacak” dört kişiyi bir kenara ayırmamış, haberin konusu en yakınımız bile olsa, halkın gerçekleri öğrenme hakkı adına üzerine gitmiştik.