Çanakkale ruhu bu korkunç oyuna geçit vermeyecek!..
1915 yılı…Çanakkale Savaşı’nın en kanlı günleri…Vefa Lisesi öğretmenlerinden Ahmet Rıfkı Bey...
1915 yılı…
Çanakkale Savaşı’nın en kanlı günleri…
Vefa Lisesi öğretmenlerinden Ahmet Rıfkı Bey, sınıfa girip öğrencilerine selam verir, ama onlar bu selamı karşılıksız bırakırlar. Hoca şaşkın “Hayırdır çocuklar” der.
Arka sıralardan bir çocuk ayağa kalkar ve “Hocam, mahallede eli ayağı tutan herkes Çanakkale’de. Bizim yaşımız tutmuyor diye göndermiyorlar. Siz ise hâlâ buradasınız. Vatan elden giderse aldığımız eğitim ne işe yarar” diye sorar.
Çok üzülen hoca, hemen bir dilekçe bırakıp okuldan ayrılır ve Çanakkale yoluna düşmek üzere hazırlıklara başlar. Ancak Şehzadebaşı’nda birlikte oturduğu annesi yaşlı ve hastadır. Ona bakacak kimsesi de yoktur.
Ahmet Rıfkı Bey, mahalle bakkalı Selahattin Adil Efendi’ye gider ve cebinde getirdiği “üç otuz para” olarak ifade edilen tüm birikimini uzatır:
“Selahattin Amca, Allah’ın izniyle vatanın böğrüne saplanan hançeri çıkarmaya gidiyorum” der. “Bütün param budur. Senden ricam; anamı iaşesiz bırakmamandır. Biriken borcumu döndüğümde öderim…”
Helalleşirler, ayrılır.
* * *
Mayıs’ta gittiği Çanakkale’de çeşitli cephelerde savaştıktan sonra, aralık ayında şehit olduğu haberi gelir. Annesi Ayşe Hanım dayanıklı bir kadındır.
Gözü yaşlı dua ettiği günlerin birinde, bakkala olan borcunu hatırlar. Hemen gider;
“Selahattin Efendi, biliyorsun oğlum Çanakkale’de şehit düştü” der. “Şehitlik künyesi ve üzerinden çıkanlar, bir ikramiye ile bana ulaştırıldı. Bizim şu veresiye defterini çıkar da helalleşelim. 7 aydır beş kuruş ödemedik. Evladım borçlu yatmasın…”