Cumhuriyet ve laikliğin içi nasıl boşaltıldı
Yıl 1987…İstanbul'daki The Marmara Oteli'nin balo salonu.Hürriyet Gazetesi'nin sahipleri Belma ve Erol Simavi, o yıllarda büyük saygınlığı olan Sedat Simavi Ödül Töreni'ne gelen davetlileri kapıda...
Yıl 1987…
İstanbul'daki The Marmara Oteli'nin balo salonu.
Hürriyet Gazetesi'nin sahipleri Belma ve Erol Simavi, o yıllarda büyük saygınlığı olan Sedat Simavi Ödül Töreni'ne gelen davetlileri kapıda karşılıyor.
* * *
Törenin başlamasını heyecanla bekleyenlerden biri de benim.
Çünkü daha önce ‘Televizyon' dalında lâyık görüldüğüm bu çok değerli ödülü, bu kez ‘Gazetecilik' dalında alacağım.
Heyecanım sadece sansüre kafa kaldırarak ayrıldığım TRT'den sonra çalıştığım Hürriyet'teki haberlerimin ödüle değer bulunmasından kaynaklanmıyor.
Ödülü, Türk basınının gelmiş geçmiş en büyük soruşturmacı gazetecisi Uğur Mumcu ile paylaşacak olmam, tarifsiz bir heyecan veriyor.
Ben onu, tarihin gördüğü en dehşetengiz faşistlerden biri olan Joseph McCarthy'nin kirli çamaşırlarını ortaya çıkaran anıt gazeteci Edward (Ed) Murrow'a benzetiyorum.
Çünkü ikisi de güç odaklarından korkmayan, çifte standardı olmayan, halkın gerçekleri öğrenme hakkına hizmetten başka amaçları bulunmayan efsanevi gazeteciler…
Dostluğunu, zor zamanlarımda desteğini görmeyi ve ülkenin en saygın ödülünü onunla paylaşmayı, meslek hayatımın şeref madalyası olarak görüyorum.
* * *