Dilek öğretmen...
Genç, güzel bir öğretmendi. Öğrenciliğinden beri yanıp tutuştuğu öğretmenliğe sonunda başlamıştı işte. Bakanlık onu, Doğu’da küçücük, yoksul bir kasabaya yolluyordu....
Genç, güzel bir öğretmendi. Öğrenciliğinden beri yanıp tutuştuğu öğretmenliğe sonunda başlamıştı işte. Bakanlık onu, Doğu’da küçücük, yoksul bir kasabaya yolluyordu. Varsın olsundu. Asıl görev oradaydı. ‘Asıl oradaki çocukların öğretmene gereksinimi var’ diye düşünüyordu.
Gerçekte kendisi için kolay değildi İstanbul’dan kalkıp Bitlis’in yolu yok, izi yok, kışın altı ay çevresiyle bağlantısı olmayan bir kasabasına gidecekti.
★★★
Yirmi saatlik yorucu bir yolculuktan sonra kasabaya indiğinde kendisini bir tuhaf hissetti. Hata mı yapıyordu yoksa? Burada yaşamak ne kadar zordu kim bilir? Elinde bir küçük valizle okuluna ulaştığında kendisi gibi genç dört öğretmenin beklediğini gördü. Öğretmenler yavrucakları sıraya sokmuş, içeriye almaya çalışıyorlardı.
Yapacağı ilk iş bir ev bulup yerleşmekti.
Müdür öğretmen bu konuda yardımcı oldu. Ertesi gün ilk dersine başladı.
★★★