Ekmek kana kana, çorba bana bana!..
Sözcü yazarı Uğur Dündar bu hafta 'Ekmek kana kana, çorba bana bana!..' başlıklı yazısını kaleme aldı.
Sabahları yazı için masaya oturmadan önce e-posta kutumu açar, sizlerden gelen elektronik iletileri okurum.
Dün sabah da öyle yaptım.
Edirneli değerli okurum Nasip Büke’nin yazdıkları içimi sızlattı.
Siz de okuyun istedim:
★★★
“Edirne’deki işyerime yakın olan bir lokantaya, çorba içmeye gittim. Çok geçmeden karşıma 40-45 yaşlarında biri; ‘afiyet olsun’ diyerek oturdu ve az işkembe çorbası istedi. (20 TL)
Sağ eliyle kaşığı tutarken, sol eli ise ekmek sepetinden çıkmıyordu.
Ben çorbamı bitirip kalktım.
Onun çorbası geldiği gibi “az” olarak duruyor, hâlâ ekmeği banarak yiyordu!..
İçimden “ekmek kana kana, çorba bana bana” diye geçirdim...
Eskiden karnı doymayanlar için “az kuru pilav” vardı. Şimdi ise yokluktan “az çorba” söylenir oldu.
Lokantacı arkadaşım “Gel bir gün burada dur, insanların haline acırsın” demişti.
Meğer haklıymış...”
★★★
Dikkatinizi çekeceğim diğer mesajı Gökhan Yılmaz göndermiş.
Kendisini tanırım. Reklam sektörünün başarılı, güven duyulan isimlerindendir.
Haklı olarak özel okullara yapılan astronomik zamlardan yakınırken şunları yazmış: