İyi uykular sayın seyirciler!..
Sözcü yazarı Uğur Dündar bu hafta 'İyi uykular sayın seyirciler!..' başlıklı yazısını kaleme aldı.
Geçenlerde Kadıköy’deki Caddebostan Kültür Merkezi”nde (CKM) son kitabım “Sevdamız Fenerbahçe” romanının imza günü vardı. Kırmızı Kedi Yayınevi’nce basılan romana büyük ilgi gösteren okurlara 6 saat boyunca imza verirken, bir okurum 2012 yılında (SÖZCÜ’ye geçmeden kısa bir süre önce) yayımlanan “İyi Uykular Sayın Seyirciler” kitabımı da imzalamamı rica etti. Kırmam ne mümkün?.. Bir şeyler yazmadan önce, baskı sayısına baktım; 39 baskı yapmış...
İthaf sözcüklerini bitirdikten sonra, kitabın son sayfasını çevirdim. Hızlıca okuduğumda, neden bu kadar çok baskı yaptığını anladım.
Yeni yılın ilk yazısında o satırları sizinle de paylaşmak istedim:
★★★
“Gelişmekte olan ülkelerde, dalkavukların yarattığı alışkanlık nedeniyle siyasi iktidarlar, medyadan hep övgü bekler.
Giderek dostane eleştirilere bile tahammülsüzlük başlar. İyi niyetle eleştiri yapanlar, objektif habercilik peşinde koşanlar, yandaşlarca sanki düşmanmış gibi gösterilir. Tarafsız basın susturulmaya çalışılır, patronlar baskı altına alınır, yaftalar hazırlanır, tetikçiler devreye sokulur.
Düzene uymayanlar birer birer tasfiye edilir, akıl almaz iftiralar atılır, hatta sudan sebeplerle cezaevine tıkılır!..
★★★
Geçmişte böyle dönemler yaşadık. Ama Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarında geçmişi aratan uygulamalara tanık oluyoruz. İleri demokrasi iddiasıyla işbaşına gelen bu iktidar döneminde birçok gazeteci demir parmaklıklar ardına gönderildi. Uzun tutukluluk süreleri cezaya, Silivri Cezaevi toplama kampına dönüştürüldü. Basın özgürlüğü sıralamasında bir zamanlar “muz cumhuriyeti” veya “kabile devleti” diyerek küçümsediğimiz ülkelerin bile gerisine düştük.
★★★
Oysa bağımsız, objektif ve dürüst basın demokrasilerde siyasi iktidarlar için hava gibi, su gibi gereklidir. Hükümetlere dalkavuklar değil, çekinmeden doğruyu söyleyenler yarar sağlar. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde ise siyasi liderleri bekleyen en büyük tehlike, çevresini doğru söyleyenler yerine, her dediğini alkışlayan yağcıların kuşatmasıdır. Bunlar sadece kendi çıkarlarını ve konumlarını düşündükleri için, liderin gerçeği görmesini istemezler. Günün birinde devran değiştiğinde de, önünde yerlere kadar eğildikleri lideri satıp, “yaşasın yeni liderimiz” demeye başlarlar.
Bunların dönüş hızına fırdöndüler bile yetişemez.
Gerçek demokrasilerde lideri, onun hoşlanacağı sözleri hep tekrarlamak yerine, bilgi ve özgüvenden kaynaklanan medeni cesaretle doğruyu söyleyenler başarılı kılarlar...
★★★
Fransa’nın efsanevi Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle, kültür bakanına soruyor:
“Üstat son zamanlarda karikatüristler beni çizmez oldular. Yoksa halk artık beni sevmiyor mu?”