Küresel felaket senaryoları havada uçuşurken!..
Herkes endişe içinde gelişmeleri izliyor. Başkan Trump, çok övündüğü akıllı füzelerini Suriye’ye ne zaman gönderecek? Putin buna nasıl karşılık verecek? Türkiye ABD’nin yanında...
Herkes endişe içinde gelişmeleri izliyor.
Başkan Trump, çok övündüğü akıllı füzelerini Suriye’ye ne zaman gönderecek? Putin buna nasıl karşılık verecek? Türkiye ABD’nin yanında mı duracak, yoksa İran ve Rusya ile birlikte mi hareket edecek? Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin PYD/YPG ile kurmayı planladığı “Garnizon Devlet” projesi için ne diyecek, tepkisi ne olacak? Bu emperyal bilek güreşinde ne kadar bahtsız insan hayatını kaybedecek? Coğrafyamızın ateş topuna ve Müslüman kanı gölüne dönüşmesi bir kader haline mi gelecek?..
Zihnimde dönüp dolaşan bu sorulara cevap ararken telefonum çaldı.
* * *
Hattın ucundaki ses “Uğur Bey ben Nurullah Baldöktü… Sizinle İstanbul’un eski valilerinden Nevzat Ayaz’ın Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde Başhekim Dr. Yıldırım Aktuna’nın devrim yapabilmesi amacıyla kurduğu Akıl Hastanesi Vakfı’ndan tanışıyoruz…” dedi.
Bir an için kafamı kurcalayan soruları unutup, 80”li yılların başına döndüm.
Çünkü o yıl, TRT’deki haberci arkadaşlarımla birlikte, hastanenin toplumdan gizlenen ürkütücü yüzünü ortaya çıkarmış ve Nazi’lerin toplama kamplarını andıran yandaki fotoğrafa benzer utanç verici görüntüleri kamuoyuyla paylaşmıştık.
Büyük infial üzerine kuruma atanan, (sevgi, saygı ve rahmetle andığım) yeni Başhekim Dr. Aktuna kolları sıvamış ve halkın da desteğiyle hastaneyi bugünkü çağdaş görünümüne kavuşturmuştur.
Bu süreçte en büyük maddi katkıyı da o ve babası Mehmet Baldöktü’nün kurucu hayırseverler arasında yer aldığı hastane vakfı sağlamıştı.