Siyasette zenginleşen babam bile olsa bilin ki hırsızdır (3)
1992 sonları…Türk televizyon tarihinin ilk soruşturmacı habercilik örneği olan Arena’ya yeni başlamıştık.Er meydanında gerçeklerin üzerine büyük bir cesaretle gidiyorduk.Ayrıca evrensel gazetecilik...
1992 sonları…
Türk televizyon tarihinin ilk soruşturmacı habercilik örneği olan Arena’ya yeni başlamıştık.
Er meydanında gerçeklerin üzerine büyük bir cesaretle gidiyorduk.
Ayrıca evrensel gazetecilik ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kaldığımız ve çifte standart uygulamadığımız için, ilgiyle izlenen programımız reyting rekorları kırıyordu.
Yayın sırasında ve sonrasında yağmur gibi gelen telefonlar santrali kilitliyor, yığınla yolsuzluk ihbarı iletiliyordu.
Bunlardan biri, o sırada İstanbul’un birçok ilçesinde yerel yönetimde olan SHP’li bir belediyeye yönelikti.
İddiaya göre; ilçenin belediye başkanı, kaçak oldukları için yıkım kararı alınan 20 civarındaki fabrika ve imalathaneyi yıkması gerekirken yıkmıyordu.
İhbarı yapan kişi, çok ayrıntılı bilgi veriyor. Belediye başkanının “torbacı” bir müteahhit aracılığıyla her ay kaçak yapı sahiplerinden rüşvet aldığını öne sürüyordu.
Kendisinden öylesine emindi ki, rüşveti rahatlıkla belgeleyebileceğimiz konusunda garanti bile veriyordu.
Olayın benim açımdan üzücü bir yanı vardı. O da rüşvet aldığı söylenen belediye başkanının, üniversitede okuduğumuz yıllarda gençliğin idollerinden biri olmasıydı.
O nedenle içimden bu ihbarın doğru çıkmaması için dua ediyordum.
Çünkü gençlik hayallerimin yıkılmamasını istiyordum.