Benim güzel ve yalnız liram

DÜN, 1994’te krizden çıkış için açıklanan “5 Nisan kararlarının” yıldönümü idi.Bu çeyrek yüzyıllık yıldönümünün, “Tarihten ders alınsaydı...

DÜN, 1994’te krizden çıkış için açıklanan “5 Nisan kararlarının” yıldönümü idi.

Bu çeyrek yüzyıllık yıldönümünün, “Tarihten ders alınsaydı tarih tekerrür etmezdi” sözünün yerini bulduğu gelişmelere denk düşmesi anlamlı.

Çünkü 4 Nisan tarihli gazetelerde “Faiz düşürme paketi geliyor” başlıkları yer alıyordu. Geçmişte “faiz düşürme çabalarının” bedelini ödeyen bir kuşak bu haberlere temkinli yaklaşıyor.

1994 krizine nasıl girdiğimizi özellikle hatırlatmak gerekiyor; 1994 krizine girişin iki ana nedeni vardı; kamu açıklarının büyümesi ve bunun Merkez Bankası kaynaklarıyla (avans kullanımıyla) finanse edilmeye kalkışılması. Bu tabloda daha kötüsü; dönemin başbakanı Çiller “faizleri düşürme” çabasına girip, kamu açıklarının finansmanı için yapılan borçlanma ihalelerinde piyasada likidite bırakıp genel faiz oranlarını aşağı çekebileceğini sanıyordu. Hazine ihalelerinin iptali ya da daha az tahvil satışı sonucunda, likidite sonunda dövize gitti.
Bu defa piyasa, Hazine’ye borç verme iştahını kaybetmişti. Teklif gelmediği için ihale iptalleri başlamıştı.
Merkez Bankası’nın baş edebileceği boyutu geçti. Kur patlamasın diye piyasadaki bol likiditeyi çeken Merkez Bankası’na, Başbakanlık Müsteşarı imzalı bir yazı yolluyordu; Açık piyasa işlemleri yapmayın! Yani likiditeyi çekmeyin.

TL’NİN KALKANI FAİZ

Sonunda, döviz kuru patladı; Ocak 1994’de yüzde 13.5, sonra nisan ayında da yüzde 100’lük bir kur zıplamasıyla bir devalüasyon yaşanıyordu. Faiz düşürmek için kolları sıvayan Başbakan Çiller, 5 Nisan 1994’te borçlanamaz duruma düşen Hazine’ye para bulabilmek için 3 aylık halka arz yaparak yüzde 400 şok faiz teklif ederek masadan kalkıyordu; yüzde 80-85 seviyesindeki Hazine faizini yapay biçimde 3-5 puan aşağı bastırmak isterken, yüzde 300-400 faize razı gelmek zorunda kalmıştı.

Çeyrek yüzyıl içinde 2001 krizi gibi 1994 krizinden çok daha sarsıcı krize tanık olduk. Büyük ekonomik bedeller ödendi; hatta sonunda yeni bir siyasi iktidar getirdi. Ancak bu defa, sandıkta cezalandırılan önceki koalisyon iktidarının yaptığı “bahçe temizliği” ve sonrasında küresel bol likidite koşullarının akıttığı sermaye girişleri; “ekonominin temellerindeki işleyişleri” unutturan bir rehavet getirdi siyaset kulvarına.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kur, piyasa ve merkez bankası bağımsızlığı 13 Temmuz 2018 | 717 Okunma Bütçe hakkı yetim kalmasın 10 Temmuz 2018 | 319 Okunma Yolları çatallanan bahçe 06 Temmuz 2018 | 348 Okunma Seçim bitti geçim sınavı başlıyor 03 Temmuz 2018 | 281 Okunma Küresel yokuşta pahalı bir bedel 29 Haziran 2018 | 341 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar