Sermaye girişlerinin uyuşturucu etkisi
Kurdaki yükseliş sürüyor. Dolar 3.9054 liraya, Euro 4.8249 liraya kadar yükseldi. 2 yıllık gösterge tahvil faizi ise yüzde 13.93’e ulaştı.ENFLASYON yükseliyor ve Merkez Bankası faize dokunmadan durumu idare edebiliyorsa...
Kurdaki yükseliş sürüyor. Dolar 3.9054 liraya, Euro 4.8249 liraya kadar yükseldi. 2 yıllık gösterge tahvil faizi ise yüzde 13.93’e ulaştı.
ENFLASYON yükseliyor ve Merkez Bankası faize dokunmadan durumu idare edebiliyorsa geçmişte olduğu gibi tek bir açıklaması var; sermaye girişi, daha doğrusu “sıcak para” girişinin hem döviz kurunu hem de uzun vadeli faizleri “ılıman” bir seviyede tutmasından kaynaklanan bir mola olması.
Ama bir süre, hepsi bu; geçmiş son 3-5 ayda tanık olduğumuz da bu. Moody’s kurumsal çerçevedeki çöküşü işaret ederek notu indiriyor ama bu “siyasi adım” olarak yorumlanıyor. Bozulan dengelere karşın kimi analistlere “not indiriminin piyasaya etkisi olmaz” dedirten de merkez bankacılara işlerini yapmaktan uzak tutan cesareti veren de bu sermaye girişi tablosuydu.
Şimdi, son 5 haftadır çıkış olduğu görülüyor; geçen hafta net 689 milyon dolarlık bir portföy çıkışının da eklenmesiyle, yılbaşından bu yana toplam net girişler sıfırlandığı gibi 153 milyon dolarlık çıkışa dönmüş olduğu görülüyor.
2009 sonrasında olduğu gibi çok ya da az ama biraz “sıcak para” bir süre idare eder; sonunda gerçeklerle yüz yüze geliriz. Her defasında da bu “konfor” pahalıya mal olur.
Sadece bizde olsa gerek; gerçeklikten koparak tersine “kör gözüm parmağına” faizleri indirme çabası tekrar tekrar masaya gelir. Her defasında da masa başında faiz indirmeye giderken fiiliyatta faiz yükselişi ile dönülür.
Merkez Bankası “yaz gelsin yonca biçelim” tarzında enflasyonu zamana bırakıp düşmesini bekliyor; ama biraz sermaye girişi azalınca ya da sermaye çıkışı olunca, kur yükselince tekrar enflasyon beklentileri bozuluyor. Faizler de çıkıyor.