Eşleşme modeli üzerine düşünceler
Dün akşam üstü Luzhniki’de kupanın 38’inci müsabakası oynandı ama ve daha önce hiçbir maç golsüz devam ederken, bu kadar çirkin gözükmemişti. 38’inci maçın, geride kalan 37...
Dün akşam üstü Luzhniki’de kupanın 38’inci müsabakası oynandı ama ve daha önce hiçbir maç golsüz devam ederken, bu kadar çirkin gözükmemişti. 38’inci maçın, geride kalan 37 karşılaşmadan özür dilemesi gereken bir akşam yaşandı Moskova’da.
Tabii bu akşam üstünün çirkin görüntüsünün nedeni basitti: Fransa’ya liderlik için, Danimarka’ya da ikincilik için 1’er puan yetiyordu. Ve başka bir havuç koyamıyordunuz iki takımın önüne. Maçı seyrederken, insan düşünmeden edemiyor: Acaba eşleşme modelini değiştirerek, bu 2 takımı galibiyete motive edecek bir yol bulunabilir mi?
Aklıma gelen ilk formül şu: Grup maçları bittiğinde, lider bitiren 8 takımı puanlarına (ve gerekirse averajlarına) göre sıralayalım. Grup ikincilerini de öyle. Liderler tablosunun birincisi, ikinciler tablosunun sonuncusuyla eşleşsin. Liderler ikincisi de, ikinciler yedincisiyle... Ve böyle belirlensin ikinci tur eşleşmeleri.
Böylece son maça 6 puanla gelen takımı 7’ye değil, 9’a motive edecek ekstra bir havuç koyuyorsunuz önüne. 5 puanla ikinci olmak isteyene de hatta bir başka havuç. Ne dersiniz? Sizce mümkün mü böyle bir devrim?
GÜNÜN SÜRPRiZ ADAYI
Bugün herkes Almanya’nın rahat bir şekilde ikinci tura çıkacağını düşünüyor ama ben aynı kanaatte değilim. Güney Kore takımı, figüran vasfıyla veda etmeyecektir; hele de Tottenham’lı Min Son, nihayet ritmini bulmuşken. Salzburg’un genç forveti Hee-Chan’ı da çok beğendim ben.
BREZİLYA-İSVİÇRE KURAYA GİDEBİLİR