İki değil dört takımla baharı görmeliydik
Hürriyet yazarı Uğur Meleke bu hafta 'İki değil dört takımla baharı görmeliydik' başlıklı yazısını kaleme aldı.
Teknik adam tercihlerinde yapılan hatalar Avrupa’daki performansımıza da yansıdı.
Türk futbolunda 2018-22 arası dört sezonluk bir travma dönemimiz oldu. Bu süreçte iki Dünya Kupası kaçırdık, bir Avrupa Şampiyonası’nı da 60 yıllık kupa tarihinin en kötü performansını göstererek bitirdik. Milli takımda Güneş-Kuntz, ligde Pereira-İsmael-Torrent gibi tercihler, Avrupa kupaları performansımıza da yansıdı: Türkiye 30 yıl sonra ilk kez UEFA sıralamasında ilk 20’nin dışını gördü.
SAHiCi BiR TEKNiK ADAM GELiNCE
Neyse ki son bir buçuk senede toparlandık. Akla-mantığa uymayan Kuntz ısrarı, birilerinin şahsi hırsları için ülke futbolunu feda dönemi gecikmeli de olsa sona erdi. Milli takımın başına sahici bir teknik adam gelince sporcular gösterdiler gerçek potansiyellerini... Geçen sezon Avrupa kupalarında Trabzonspor Şubat’ı, Başakşehir, Fenerbahçe ve Sivasspor da Mart’ı görmüşlerdi. Aslında bu sezon da normal şartlarda dört takımla Avrupa’da baharı görmeliydik, nüanslarda kaybettik:
BEŞiKTAŞ’IN GENÇLERiNE FIRSAT
Durum berabereyken son 3 vuruşunun üçünü de kaçıran Belhanda’ya Genk önünde penaltı attırılmasının bedelini ödedik önce. Sonra da Beşiktaş berbat yönetilerek, rahat bir şekilde ilk ikide bitirmesi gereken grubu maalesef dipte tamamladı. Beşiktaş’ın yaşadığı bu kadro krizinin gençler için bir fırsat olduğunu unutmamak gerek tabii ki. Dün Emrecan’ın ilk 11’de başlaması önemli. Ben en başta Semih Kılıçsoy, sonra da Emirhan Delibaş’ın bu kriz sezonunda kendilerini göstereceklerine inanıyorum kesinlikle.