BİR gün bu ülkede bir yetkili çıkıp futbola süresiz ara verse itiraz edemeyeceğiniz türden günler yaşanıyor bazen. Dün de öyle bir gündü Eskişehir’de. Türkiye Kupası finalinde ilk devrenin sonuna 6 dakika eklendi, 45 dakika eklense yeriydi bence! Hiçbir şey oynanmadı ilk devrede. Maç meşalelerle başladı, tribün kargaşasıyla devam etti, tribünden yağan yabancı maddelerle son buldu.
İkisi de hak etmedi
BİR gün bu ülkede bir yetkili çıkıp futbola süresiz ara verse itiraz edemeyeceğiniz türden günler yaşanıyor bazen. Dün de öyle bir gündü Eskişehir’de. Türkiye Kupası finalinde ilk devrenin...
İlk 45 dakikasını sporsever görünümlü teröristlerin harcadığı maçın geri kalanında da çok fazla futbol yoktu gerçi. Gerek Abdullah Avcı’nın gerek Aykut Kocaman’ın yapmaktan çok bozmaya, oynatmaktan çok oynatmamaya odaklanmış takımlarının sıkıcı, sinir bozucu, adına futbol diyemeyeceğiniz garip bir gösterisi vardı sahada. Bu iki hocanın takımlarının bu sene Türkiye’yi Avrupa kupalarında temsil ettiklerini düşününce ülke futbolu adına gerçekten üzülüyor insan.
YUGOSLAV FAULLERİ
Antifutbolun bir cephesini, Aykut Kocaman tarafını bir yere kadar anlamaya çalışıyorsunuz aslında. Konya’nın kadrosu, Başakşehir’in yarısı değerinde. Akhisar’dan, Kayseri’den fazlası yok takım ederi açısından. Ama diğer taraftaki Adebayor’lu, Mossoro’lu, Emre’li takım da Konya’nın turuncusu! Başakşehir maçtaki 10’uncu faulünü yaptığında Konya’nın faul sayısı henüz 5’ti mesela. O 10 faulün çoğu da Konya çıkmaya çalışırken yapılan Yugoslav faulleri. Fırat Aydınus’un da bu antifutbolu kartlarla cezalandırmak varken sadece konuşması akıl almaz. Visca’nın Ali Turan’a tekmesi, Volkan’ın Epureanu’ya hareketi nasıl kartsız geçildi anlamak güç.