Kaybolan 45 dakika
İlk 45’te bütüncül duruşta, alan paylaşımında hiç zaaf yaşamayan, kontrollü iki takımın endişe futbolu söz konusuydu. İkinci 45’te ise orta sahaların yorulması ve Fernando’nun...
İlk 45’te bütüncül duruşta, alan paylaşımında hiç zaaf yaşamayan, kontrollü iki takımın endişe futbolu söz konusuydu. İkinci 45’te ise orta sahaların yorulması ve Fernando’nun çıkışıyla merkezin daha hızlı geçildiği bir oyun izledik.
DERBİNİN ilk 45 dakikasıyla ikinci 45’ini ayrı değerlendirmek lazım sanırım: İlk 45’te bütüncül duruşta, alan paylaşımında hiç zaaf yaşamayan, kontrollü iki takımın endişe futbolu söz konusu. İlk devrede birkaç pozisyon kırıntısı var, onlar da top kayıpları sonucu rakip kaleye hızlı inilen anlar.
İkinci 45’te ise özellikle orta sahaların yorulması ve maçın en dinamik isimlerinden Fernando’nun çıkışıyla merkezin daha hızlı geçildiği bir oyun.
GOMIS OLMAZSA...
Bu devrede Fenerbahçe’nin sete karşı da hücum edebiliyor oluşunun altını çizmek gerek. Zira Kocaman’ın sezonun genelindeki yeteneksiz-gri oyuncu tercihleri sebebiyle Fenerbahçe’nin set savunmalara karşı hücum becerisi kısıtlıydı. Dün Giuliano, etrafında Ekici ve Soldado gibi yeteneklileri de bulunca görüntü bir miktar değişti.
Eğer Kocaman, Galatasaray merkezinin Donk’un girişiyle gardının düştüğü son çeyrekte Valbuena’yı sokarken Soldado’yu da oyunda tutma cesareti gösterse, derbiden istediğini alarak ayrılma ihtimali vardı bence. Çünkü Fernando’lu Galatasaray’la, Donk’lu Galatasaray arasında dağlar-tepeler-okyanuslar kadar fark var.
Galatasaray’ın dünkü hücum yükü ise büyük ölçüde Rodrigues’in sırtında idi. Maçın en hareketlisi Rodrigues’in Şener’in kanadını koridora dönüştürmesi gole yetmedi, çünkü Gomis alıştığımız kuvvetinin sanki bir tık altındaydı. Galatasaray’ın şampiyonluk yarışında belirleyici unsur kesinlikle Gomis.