Bir delinin hatıra defteri
Akaki Akakiyeviç küçük bir memurdu… Yoksuldu ve daha da önemlisi akıl sağlığı yerinde değildi!.. Şizofrendi Akaki ve en büyük hayali tıpkı çalıştığı dairenin...
Akaki Akakiyeviç küçük bir memurdu…
Yoksuldu ve daha da önemlisi akıl sağlığı yerinde değildi!.. Şizofrendi Akaki ve en büyük hayali tıpkı çalıştığı dairenin müdürü gibi “önemli” adam olmaktı… Bu hayali ve gerçek hayat arasında sıkışan zavallı adam, sonunda akıl hastanesinin yolunu tutacaktı!..
Nikolay Vasilyeviç Gogol, 172 yıl önce, 1842’de kaleme aldığı, beş öyküden oluşan “Bir delinin hatıra defteri” nde, kral-halk, güçlü-zayıf, zengin-fakir, üst sınıf-alt sınıf arasındaki uçurumu konu almıştı… Adaletsizliğin tarihin her döneminde güçsüzleri nasıl ezdiğini hem acıklı hem de bir delinin gözünden mizahi ve çarpıcı bir biçimde anlatmıştı!..
-Konu ezen ve ezilen olunca zaman ve mekanın pek önemi olmuyordu ne de olsa!..
Bu kitap tüm dünyada yankılandı; bir çok ülkede sahnelendi, tek kişilik, tek perdelik oyun, 200 yıla yaklaşan serüveninde en çok izlenen etkileyici oyunlar listesinde hep üst sıralarda yerini aldı…
Ben “Bir delinin hatıra defteri” ni ilk kez, uzun yıllar önce sevgili Genco Erkal’ın yorumuyla izlemiş, çok etkilenmiştim… Geçen gün, Bostancı Gösteri Merkezi’nde yaklaşık 2 bin 500 seyirciyle birlikte, sevgili arkadaşım, kardeşim Erdal Beşikçioğlu’nun yorumuyla izledim.
-İnanılmazdı!..
Erdal, kendine özgü yorumu ile bir saatlik oyunda adeta devleşti!.. Bunu nasıl anlatabilirim diye çok düşündüm; ancak sözcük bulmakta zorlandım… O kısacık zamanda gözümüzün önünde en az bir kaç kilo kaybettiğine tanığım desem ne kadar etkili olur, bilemiyorum ama gerçek bir delinin gözüyle bir delinin hatıra defterini satır satır izlediğimize yemin edebilirim! O “klişe” anlatıma sığınmalıyım belki de:
-Anlatılamaz, ancak yaşanır!..