Bir insanlık dersi: Güle Güle!..
Onlar yoktular!.. Çok uzun zamandan beri yoktular.. Hiçbirinden en ufak bir iz bile kalmadığını biliyordum. Unutulmuş, yok edilmiş, sanki bilinçli olarak yaşamımızdan sökülüp alınmışlardı. Belki...
Onlar yoktular!..
Çok uzun zamandan beri yoktular.. Hiçbirinden en ufak bir iz bile kalmadığını biliyordum. Unutulmuş, yok edilmiş, sanki bilinçli olarak yaşamımızdan sökülüp alınmışlardı. Belki biz yok olmalarına, kopup gitmelerine ses çıkarmamış, izin vermiştik!..
-Halbuki; onlar yaşamın ta kendisiydi!.
Dostluk, arkadaşlık, omuzdaşlık, yoldaşlık, yardımlaşma, fedakarlık..
-Ve ille de sevgi!..
Karşılıksız, hesapsız, pazarlıksız, taa yüreğinin içinden sevgi!. Her şeye rağmen; kaybetmenin o yakıcı tadı boğazına bir yumru olup oturduğunda, ölesiye hınçla dolduğunda ya da umutsuz bir kıskançlığın pençesinde kıvrandığın zaman bile sevgi..
Bizler, hepimiz; kopkoyu bir nefret ortamında, nedenini hiç düşünmeksizin yakıcı bir hınç ve öfkeyle ve de anlamsız bir geç kalmışlık duygusuyla, hedef gösterilen “köşeyi” dönmeye çalışırken yitirmiştik onları!..
-Ne yazık ki, farkında bile değildik!..
Bir dostun sıcacık gülümsemesi, bir arkadaş için dökülen bir damla gözyaşı, bir yürek çarpıntısı, dolu dolu bir sarılış, coşkulu sevgiler, her türlü hesaptan uzak pırıl pırıl kahkahalar yoktu artık.. Çook uzaklarda kalmışlardı..
-Yitip gitmişlerdi!..