“Herkes unutsa ben unutmayacağım!”
301 canın toprağa gömülmesinin 4. yılıydı dün… Acı bir tesadüf, Anneler Günü’ydü aynı zamanda… 301 madencinin anneleri evlatlarının mezarına koştu, gözyaşları sel olup...
301 canın toprağa gömülmesinin 4. yılıydı dün…
Acı bir tesadüf, Anneler Günü’ydü aynı zamanda… 301 madencinin anneleri evlatlarının mezarına koştu, gözyaşları sel olup aktı… Madenci Veysel Arıkan’ın annesi Menekşe Hanım, elinde oğlunun fotoğrafı, mezarını okşayıp, şu yüreklere saplanan sözleri söyledi:
-Anneler Günü’nde hep o bana gelirdi. Şimdi ben ona geliyorum!..
Çocuklar da vardı, babalarına koşan, ne kadar özlediklerini gözyaşları içinde anlatmaya çalışan… Onlardan biri de Betül’dü, Madenci Ali Yüksel’in kızı… Babası 300 yoldaşı ile tonlarca toprağın altında kaldığında 8 yaşındaydı… Adaleti aramakla geçen dört yılın sonunda, şimdi 12 yaşında olan Betül, babasının mezarına bir mektup bıraktı, dört köşesine uçmasın diye taşlar koydu… “Merhaba babacığım” diye başlayan mektubunda büyüdükçe eksikliğini daha çok hissettiğini, babasızlığın ne demek olduğunu her geçen gün nasıl acıyla hissettiğini anlatıyordu küçük kız… Şöyle sesleniyordu babacığına:
-Keşke beni bırakıp gitmeseydin baba, sensiz yaşamak çok zor…
Derslerinin çok iyi olduğunu, 90’dan aşağı not almadığını anlattıktan sonra, hayatını yazdığı defterinden bahsediyordu babasına:
-Annem 2019’da, bir yıl sonra bastırmak istiyor yazdıklarımı, o zamana kadar yazacağım. İyi yazabilmek için bol bol kitap okuyorum babacığım…
Sonra 4 yıldır aradıkları ancak bir türlü bulamadıkları adalet arayışına getiriyordu sözü:
-Katillerinin cezalarını çekmesini çok istiyorum baba. Ama bu hiç olamayacak! En çok da buna üzülüyorum…
Ardından babasına sevgilerini yolluyor, beraber sonsuzluğa göçen madenci amcalarına selam söylüyor ve son satırlarında şöyle sesleniyordu bir daha hiç göremeyeceği babasına:
–Herkes unutsa da ben unutmayacağım babacı...